Doğumu ve Ailesi

Şeyh Abdülaziz el-Alî el-Mattû 1910 yılında Kuveyt’te doğdu. Şeyh Abdülaziz, İslâm şeriatına bağlı olarak bilinen ve ticaret ile uğraşan bir ailede yetişti. Kendisi de genç yaşından itibaren ailesinin yolunu takip ederek, Arap âleminin birçok ülkesinde ticaret yapmakla meşgul oldu. Hayır işlerinde çalışan, İslâmî tebliğ ve davete hizmet eden, âlimlerle ve davetçilerle görüşen, onlara yardım eden, Müslüman öğrenci ve davetçilere de yardımlarını hiçbir zaman esirgemeyen, dürüst bir tacirdi.

Kişiliği

Şeyh Abdülaziz derin fikirli, ince düşünceli, isabetli görüşleri olan biriydi. Okuduklarından ve hayat tecrübelerinden yola çıkarak konuşurdu. Kur’ân-ı Kerîm’i çok okuma ve ayetler üzerinde düşünme tutkunluğu vardı. Bazı sureler ve ayetler özellikle ilgisini çekerdi. Modern bilim ile ilgili ayetleri ve özellikle bilimin yeni keşfettiği ilmi hakikatleri işaret eden ayetleri incelerdi.

Müslüman gençlerin eğitim seviyesinin yükselmesiyle çok ilgilenirdi. Onları yüksek eğitime teşvik ederdi. İslâm coğrafyasının her yerindeki cihat faaliyetlerini desteklerdi. Bazı yabancı fikirlerin etkisi altındaki Arap kabileler arasında sahih İslâm davetinin yayılması için yapılan çalışmaları destekler, din âlimlerini ve davetçileri çok sever, onlara hürmet gösterirdi. Yöneticilerle görüşür Müslümanların işlerini yönetmeleri hasebiyle kendilerine tavsiyelerde bulunurdu. Onlara nasihat etmenin gerekli olduğunu düşünürdü.

Şeyh Abdülaziz dost canlısı, neşeli, güler yüzlü idi. Fakat aynı zamanda çok hassas, insani olaylardan çok etkilenen, Müslümanların dinlerinden uzaklaşmalarına ve içine düştükleri üzücü durumlarını duyunca gözyaşlarına hâkim olamayan bir insandı.

Şeyh Abdülaziz hizmet ve yardım yolunda bıkmadan, usanmadan çalışırdı. Öz kardeşi Abdullah’ı ve aile fertlerini de bu hasenat işlerine dâhil ederek adeta birbirleri ile yarışırlardı. Ailece tüm bu yardımların karşılığında sadece Allah’ın rızasını isterlerdi. Çünkü onlar yaptıkları bu çalışmalarla İslâm’a ve Müslümanlara karşı omuzlarına yüklenmiş olan sorumluluklarını yerine getirirlerdi. Bu iki kardeşte, İslâm’ın söz ve amel, çaba ve cömertlik, yiğitlik ve sebat olarak yansıması vardı. Dünyanın süsüne aldanmazlar, kazandıkları mal mülk, sadece tevazularını ve Allah yolunda İslâm topraklarındaki ihtiyaç sahiplerine yardım etme güçlerini arttırırdı.

Şeyh Abdülaziz’in İmam Hasan el-Bennâ ile tanışması

Şeyh Abdülaziz, uluslararası ticaret vesilesi ile birçok ülkeye seyahat eder ve ilişkiler geliştirirdi. Gittiği her ülkede de mutlaka âlim şahsiyetlerle tanışmaya ve ilim meclislerinde bulunmaya gayret ediyordu. 1946 yılında da yine ticaret vesilesi ile Mısır’da bulunduğu bir sırada Müslüman Kardeşlerin dergisiyle karşılaştı ve bu vesile ile İmam Hasan el-Bennâ’yı tanımak için onun bir meclisinde bulundu. Müslüman Kardeşler Dergisinin İslâmî hizmetini takdire şayan bulan Şeyh Abdülaziz, derginin devamı ve bir de günlük gazetenin basılması ve yayılması için İmam el-Bennâ’ya bağışta bulundu. Böylece Şeyh Abdülaziz, İmam el-Bennâ ile tanıştı ve görüşmeleri devam etti. Şeyh Abdülaziz, İmam el-Bennâ’nın ilminden, hizmetinden ve çalışmasından etkilenerek onu çok sevdi. Onu örnek bir Müslüman, ilmiyle amel eden bir âlim, örnek bir davetçi, sabırlı bir mücahit ve başarılı bir hâkim olarak gördü.

Şeyh Abdülaziz’in, İmam el-Bennâ ile yaptığı görüşmeler çok bereketli geçti. Şeyh Abdülaziz, aynı tarihteki bu görüşmelerde Kuveyt’te ve bütün İslâm âleminde İslâm sancağını yükseltmek, Allah’ın razı olacağı işler yapmak, kardeşlik, dayanışma, cemaat çalışması ve cihat etmek üzere İmam el-Bennâ’ya biat ederek söz verdi.

Şeyh Abdülaziz 1946’da İmam el-Bennâ ile birlikte hac yolculuğuna çıktı. Hacda öz kardeşi Abdullah el-Alî el-Mattû’yu İmam el-Bennâ ile buluşturdu. Kardeşi Abdullah da orada İmam el-Bennâ’ya biat etti. Şeyh Abdullah, Üstad Şeyh Abdülaziz’in, sağ kolu, başyardımcısı oldu. Onun metodunu izleyerek onun yolundan yürüyen destekleyicisi oldu. İki kardeş 12 Şubat 1949’da İmam el-Bennâ şehit edilene kadar onunla görüşmeye, feyzinden ve bereketinden istifade etmeye devam etti.

Üstat Abdülaziz el-Alî el-Mattû, İmam el-Bennâ’nın şehadetinden sonra da dava ile bağlılığını en üst seviyede devam ettirdi. 1951’de Üstad Hudeybî öncülüğünde Müslüman Kardeşlerin genel murakıpları ile Lübnan ve Suriye’de yapılan toplantıya katıldı. Bu toplantıda Kardeşlerin Suriye genel murakıbı Üstad Mustafa Sıbâî, Irak genel murakıbı Üstad M. Mahmûd Savvâf, Sudan genel murakıbı Üstad Ali Tâlibullah, Ürdün genel murakıbı Üstad Muhammed Abdurrahman El-Halîfe ile Filistin, Fas, Lübnan ve Cibuti gibi ülkelerin temsilcileri vardı.

Kuveyt’te Müslüman Kardeşler Çalışması

Şeyh Abdülaziz’i Kuveyt’te herkes sever, saygı gösterir ve isteklerine olumlu cevap verirdi. Allah Kuveyt’in yanı sıra başka birçok ülkede onun elinden hayırların yayılmasını nasip etti. Müslüman liderler, davetçiler, âlimler, komutanlar, salihler ve yöneticiler tarafından çok sevildi.

Şeyh Abdülaziz, 1946’da Kuveyt’te İslâmî çalışma sisteminin temellerini atan ilk kişidir. Müslüman Kardeşler davasının Kuveyt’te mesuliyet verdiği ilk kurucu murakıbıdır. Davanın Kuveyt’te yayılması için ilk iş olarak İslâmî çalışma yapmak isteyen davetçilerle irtibata geçti ve çalışmalarını destekledi. Buralardan yakın ilgi ve alaka kurduğu kişilerle konferanslar ve sohbet halkaları düzenledi. Müslümanların hayrına olan hiçbir konferansa, toplantıya ya da görüşmeye geç kalmadı. Samimiyeti ve ahlâkı ile onlara tesir etti. Davanın yükünü taşıyacak kişilerle arkadaşlık etti ve öğrenciler yetiştirdi.

Kuveyt’te 1950’li yılların başlarında öğrencileriyle, arkadaşlarıyla ve Kuveytli mümin gençlerle yardımlaşarak Müslüman Kardeşler cemaatine bağlı ‘İslâmî İrşat Derneğini’ kurdu. Şeyh Abdülaziz Kuveyt’te başlattığı çalışmaya Müslüman Kardeşler (el-ihvân el-Müslimîn) adıyla başlamadı. Çünkü Kuveyt’te İhvan kelimesinin 1920’lerde kötü izleri vardı. Bu isim Osmanlı’nın son dönemlerinde yeni kurulmaya başlayan devletlerden biri olan Suudi’nin İhvan adını verdiği Bedevi birliklerinde kullanılmıştı. Çeşitli vahalara yerleştirilen Bedeviler, Vehhâbîlik esaslarına göre eğitime tabi tutularak ihvan adı ile ortaya çıkmıştı. Bu gruplar Vehhâbîlik çerçevesinde Suudi yayılmacılığında kullanılacak savaşçı birlikleri teşkil etmiştir. Bu birlikler kendilerinden olmayanlara selâm vermeyen ve onları tekfir eden mezhepçi ve mutaassıp gruplar idi.

Şeyh Abdülaziz, o dönemde Kuveyt’te Vehhâbîlerin kullandığı ihvan kelimesinin kötü izler bırakmış olması sebebiyle de Kuveytli insanların ilk etapta Müslüman Kardeşler cemaatini, Suudi’nin Vehhâbî İhvan adındaki birlikleri ile karıştırmalarından korktu. Davet ettiği bu yüce davadan uzak durmalarından çekindiği için de ‘İslâmî İrşat’ adıyla ortaya çıkmayı daha hikmetli buldu. Bu davanın yayılması için vaktini, gücünü, parasını ve bütün imkânlarını yakın-uzak, tanıdık-yabancı demeden herkes için gayretle harcadı. Bağış yaparken de asla cimrilik yapmaz, sağ elinin verdiğini sol eli bilmezdi. Daha sonra İslâm İrşat Dergisi, İslâm İrşat Medresesi, İslâm İrşat Kütüphanesini kurarak Müslüman Kardeşler davasının tüm Kuveyt’e yayılmasını sağladı. Davanın yükünü yüklenecek hayırlı insanlar yetişmesine vesile oldu.

Şeyh Abdülaziz’in Sadakati

Şeyh Abdülaziz devamlı hareket halinde olup sürekli yolculuklara çıkardı. Kuveyt’le birlikte daha geniş çapta Mısır ve Arap ülkelerini de kapsayacak şekilde hizmet etme arzusuna sahip olduğundan, Kuveyt’te sürekli kalması mümkün olmamakta idi. Çünkü Kahire’de bir ticarî ofis açtı ve Arap ülkelerindeki işleri yoğunlaştı. Kardeşlerini, başkanlarını ve arkadaşlarını hayal kırıklığına uğratmamak için Kuveyt’teki cemaatin liderliğine aday olmayacağını duyurarak 1 Ekim 1953 yılında istifa etmek zorunda kaldı. Ama Kuveyt’teki kardeşleri genel murakıp olarak makamında kalması için ısrar ettiler. Çünkü onda başkalarında görmedikleri nitelikleri görmüşlerdi. O da ısrarlara boyun eğerek görevinde kalmaya devam etti.

Kuveyt’in Bağımsızlığı ve Müslüman Kardeşler

19 Haziran 1961’de hâkim olan İngiltere hükümeti, Kuveyt’teki emirliğin tam bağımsızlığını tanıdığını ilan etti. Kuveyt’in bağımsızlık ilanından 2 yıl önce 1959 yılında bütün İslâmî çalışmalar emirliğe ve İngiliz hükümetine karşı bir girişim olarak değerlendirildi. Bu sebeple başta Müslüman Kardeşlerin çalışması olan İslâmî İrşat Derneği, medresesi, kütüphanesi dergi ve gazeteleri olmak üzere bütün İslâmî çalışmalar durduruldu.

1961 yılında Kuveyt, Irak’tan bağımsızlığını kazandıktan sonra ülkede bir yumuşama ve yeni siyasî, sosyal alanlar oluşmaya başlayınca Müslüman Kardeşler Murakıbı Üstad Şeyh Abdülaziz Toplumsal Islah Cemiyetini kurdu.

1963 yılında siyasî oluşum evresini tamamlamaya çalışan Kuveyt devleti demokratik bir siyaset ortaya koymaya çalıştı. Bu sebeple Toplumsal Islah Cemiyeti belirlediği 30 kişiyi aktif siyasete katmayı düşündüğünü üyelerine ve halka duyurdu.

Toplumsal Islah Cemiyeti, Kuveyt toplumuna Müslüman Kardeşlerin fikri ile hareket ettiklerini ve önceki İslâmî İrşat Derneği’nin devamı olduklarını duyurdu. Fikrini halka yayabilmek için birkaç kültür komisyonu kurdu. Bu komisyonlar; Ramazan haftası, Hac haftası ve Kur’ân-ı Kerîm haftası gibi dinî eğitim haftalarını organize etti. İslâmî Davet Konseyi, İslâm Dünyası Konseyi, Afrika, Filistin ve Lübnan için Yardım Savunuculuğu Konseyi gibi dünya çapında komisyonlar da oluşturarak davayı her tarafa yaymaya çalıştı.

Toplumsal Islah Cemiyeti, 1969 Kasım ayında haftalık el-Muctema dergisini çıkardı. Bu yayın Kuveyt’teki Müslüman Kardeşlerin fikrinin yayılmasına katkıda bulundu. Kuveyt’te Müslüman Kardeşlerin bu cemiyeti, toplumun her kesimini kucakladı. Özel okullar açarak, kamplar, yaz kursları, konferanslar, sempozyumlar, kitap fuarları vs. düzenleyerek halkın her kesimine hitap etti. Bunun yanı sıra bazı ticarî faaliyetlerde de bulundu.

Toplumsal Islah Cemiyeti böylece Kuveyt’te önemli bir sosyal, politik ve dinî faaliyet kurumu haline geldi. Toplum; mühendisler, doktorlar, tüccarlar, işçiler ve öğrenciler de dâhil olmak üzere geniş bir yelpazedeki kitlenin hayranlığını kazandı.

Kuveyt’teki Müslüman Kardeşler 1990’lara gelindiğinde aktif siyasî çalışmalarda da bulundu. Siyasî faaliyetlerini İslâmî Anayasa Hareketi Partisi vasıtasıyla yürüttü. Bu hareketin genel sekreterliğini Câsim Muhelhel el-Yâsin yaptı. Hareket Ekim 1992’de gerçekleştirilen en son genel seçimlerde 19 üyesini parlamentoya soktu. Hareketin parlamenterleri ülkede İslâm kanunlarının eksiksiz uygulanması için yoğun bir faaliyet yürüttüler. Bu amaçla parlamentodaki daha başka milletvekillerinin de desteğiyle Mart 1994’te Başbakan Sa’dun Abdullah’a 39 imzalı bir dilekçe verdiler.

Toplumsal Islah Cemiyeti’nin rolü Kuveyt ile sınırlı kalmadı. Şeyh Abdülaziz, Kuveyt’in yanı sıra; Mısır, Irak, Şam, Arabistan ve Körfezdeki herkes üzerinde önemli izler bıraktı. Kuveyt dışında da faaliyetlerde bulundu. Dubai ve Bahreyn’de şubeler açtı. Ayrıca Mısır’daki ve İslâm dünyasındaki Müslüman Kardeşlerin çalışmalarına maddi destek sağladı.

Şeyh Abdülaziz, birçok Arap, İslâm ve Avrupa ülkesini ziyaret etti, konferanslara katıldı. Camiler, okullar, hastaneler, enstitüler, yetimhaneler açtı. Fakirlere yardım kurumlarının inşa edilmesi için birçok projeye katıldı. Allah ona Birleşik Arap Emirlikleri Şeyhi Abdullah el-Alî Mahmûd ile yardımlaşarak Avrupa ülkelerinde birçok kiliseyi satın alıp camiye çevirmeyi nasip etti.

Üstat Şeyh Abdülaziz, ömrünün son zamanlarında bir-iki yıl kadar uzun süren amansız bir hastalığa yakalandı. Amansız süren bu hastalığın ardından 7 Nisan 1996’da pazar günü vefat etti. Allah (c.c) rahmet eylesin, bizi ve onu bağışlasın. Ümmete yaptığı hizmetleri kendi rızası için kabul etsin. Cennet nimetleri ile rızıklandırsın.                               

Kaynakça

1) Müsteşar Abdullâh Âkil- Dârü’l-Beşir. 2) Ikhwan Online. 3) Mevsuati’l-tarihiye’l-ikhwani’l-Müslimin.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?