Ey bu din-i mübin-i İslam uğruna, dava uğruna, vatan uğruna can veren şehitler! Bizler için canlarını feda edenler! Dini ve vatanı düşman eline bırakmayan, düşmana karşı dimdik duran, ölüme gülerek gidenler! Selam olsun siz yiğitlere!
Kapkara gecelerde uykularınızı böldünüz, sevdiklerinizi arkanızda bıraktınız. Ve kalbinizdeki iman ve vatan sevgisiyle dimdik durdunuz. Korku yoktu o an. Sanki biliyormuşsunuz gibi evlerinizden abdestinizi alıp ailenizle helalleşerek gittiniz. Bir daha geri gelmemek üzere…
Tarih yazmaya yürüdünüz. Hiç kimsenin unutamayacağı bir tarih yazmaya… 15 Temmuz günü tarihi yazdınız. Öyle bir yazıldı ki düşmanın bile unutamayacağı bir tarih…
Geride bıraktığınız herkes bu tarihi okuyacak, anlatacak. Sizi kimse unutmayacak. Nasıl unutabilirler ki! Sizler, bizler için canlarınızı, cananlarınızı feda ettiniz. Bizim, sizleri unutmamız mümkün mü?
Ey şehadet şerbetini içen şehitler! Bu kutlu kervana katılanlar! Ne mutlu size ki Peygamber (s.a.s.)’in yanındasınız. Onun sohbetindesiniz.
Ey şehitler! Geride bıraktıklarınıza üzülmeyin, hüzünlenmeyin. Çünkü geride bıraktıklarınız sizinle gurur duyuyorlar. Ardınızdan dualarını eksik etmiyorlar. Anneleriniz, babalarınız, çocuklarınız ve eşleriniz, sizi çok seviyorlar. Sizinle gurur duyuyorlar.
Sadece sevdikleriniz değil, bu vatan ve bu vatanın evlatları da sizinle gurur duyuyorlar. Gözyaşlarına bakmayın. Sevdiklerinden ve tabi bu kutlu kervana kendileri de giremediklerinden ağlıyorlar. Sizden sonra tek istekleri ise sizin gibi şehadet şerbetini içebilmek ya da şefaatinize nail olabilmektir.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?