İffet, tertemiz kalmaktır. “İnsanı en güzel şekilde tertemiz yarattık” diye buyuran Allah (c.c.), kendisine halife olarak seçtiği insanoğlunun iffetini koruyarak temiz bir nesil ve temiz bir toplum inşa etmesini istemiştir. Allahu Teâlâ, kullarını dünyaya tertemiz gönderir ve orada iffetli bir şekilde yaşayarak gözlerini ve gönüllerini haramlardan uzak tutmalarını ister. Hayata gözlerini yumduklarında da kendisine tertemiz dönmelerini arzu eder.
Nûr Suresi’nde, bekâr olup da evlenme vakti gelmiş olanları evlendirmeyi öğütleyen âyetin ardından, “Evlenme imkânı bulamayanlar ise Allah, lütfu ile kendilerini yeterli imkâna kavuşturuncaya kadar iffetlerini korusunlar” buyurulmuştur. İffetle ilgili âyetlerin ikisi (Bakara, 273; Nisâ, 6) mal mülk, yeme içme konularında ölçülü ve kanaatkâr olmayı, ikisi de (Nûr 33, 60) cinsel istekler hususunda ölçülü ve edepli davranmayı ifade etmektedir.1
Sevgili Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur: “Ey gençler topluluğu! Evlenmeye imkânı olanınız evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en iyi yoldur.”2 Evlilik ve aile hayatı iffeti koruyan en sağlam kale, en güçlü kalkandır.

Eşler ile ilgili Kur’an-ı Kerim’de, “Onlar (hanımlarınız) sizin için birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz.”3 buyurulur. Elbise ve örtünme, insanı sıcaktan, soğuktan, fitneden, kem gözden ve haram bakışlardan korur. Eşler de bu şekilde birbirlerinin ayıp ve kusurlarını örter ve günaha düşmekten korur. İffet elbise gibidir, insanı güzelleştirir ve korur. İffet ve beraberinde mahremiyet; her insanın bilmesi, koruması ve sınırlarına dikkat etmesi gereken değerler ve sorumluluk alanlarıdır. Müslümana yakışır güzel bir hayat için, kendimizden başlayarak bütün aile fertlerine mahremiyet alanlarının ne olduğu anlatılmalı ve bu sınırlara riayet edilmelidir. Mahremiyet, büyük-küçük, kadın-erkek herkes için geçerlidir hem kendi özel alanını korumak hem de başkasının özeline saygı duymak küçük yaştan itibaren öğretilmelidir. Aile kurumunun devamı ve sağlıklı nesillerin yetişmesi için güven, sadakat, iffet ve mahremiyet oldukça mühimdir.

Mü’minun suresinde müminlerin vasıfları sıralanırken “Onlar iffetlerini korurlar, … emanet ve ahitlerine riayet ederler”4 denir. İffet mahremiyetle ilgili en önemli bir kavramdır. Hz. Peygamber (sav) duasında bu erdemli davranışı Rabbimizden istemiş ve şöyle dua etmiştir:
“Allahım! Senden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği isterim.”5
İmam Buhârî’nin Sahih’inde de naklettiği şu hadis-i şerif, bu konuda çok dikkat çekicidir:
“İşlediği günahları açığa vuranlar dışında, ümmetimin tamamı affedilmiştir. Bir adamın, gece kötü bir iş yapıp, Allah onu örttüğü halde, sabahleyin kalkıp: ‘Ey falan! Ben dün gece şöyle şöyle yaptım’, demesi, açık günahlardandır. Oysa o kişi, Rabbi kendisinin kötülüğünü örttüğü halde geceyi geçirmişti. Fakat o, Allah’ın örttüğünü açarak sabahlıyor.”6
İffeti ve mahremiyeti zedeleyen bu husus, kötülüğün açıkça söylenmesi ve kötü sözlerin sarf edilmesidir. Günah bir fiili işlemek veya günah olan bir sözü söylemek ne kadar iffetsiz ise günahı anlatmak da o kadar iffetsiz bir durumdur. Aile sırlarının ifşa edilmesi de ailede ve toplumda iffeti ve mahremiyeti yerle bir eden tehlikeli bir durumdur. Hz. Peygamber (sav), aileyi ve toplumu derinden yaralayan bu çirkin davranışı şu şekilde dile getirmiştir:
“Şüphesiz ki, kıyamet günü Allah’ın en çok ehemmiyet vereceği emanet, karı-koca arasındaki emanettir. Karı ile koca birbiriyle içli dışlı olduktan sonra, hanımının sırlarını erkeğin etrafa yayması o gün en büyük ihanettir.”7

Sır olarak kalması gereken ve aile içinde bile konuşulmaya hayâ edilen pek çok konu, bugün milyonlarca insanın gözü önünde hiçbir çekince olmadan paylaşılabilmektedir. İlgi görmek, beğeni almak adına sosyal medya ve televizyon ekranlarında büyük bir fitne ve iffetsizlik örneği sergilenmektedir. Bu mecralarda, gün geçtikçe iffetsiz söz ve fillere daha çok yer verilerek, çok yaygın ve normal davranışlarmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Kendimizi, aile fertlerimizi ve toplumumuzu bu zararlı etkenlerden korumak ve bu hususta bilinçli bir hale getirmek için var gücümüzle çalışmalı, çevremizi uyarmalı, bu hassasiyetimizi her yerde göstermeliyiz. Özellikle dikkat etmemiz gereken tesettür konusu, İslam’a uygun bir hayatın ve buna bağlı olarak Müslüman ailenin fitneden korunmasının önemli araçlarından biridir. Bu açıdan, aile içinde kız ve erkek çocuklarımıza iffet ve mahremiyet bilincini verirken tesettürün, sadece evin dışına yönelik olmadığını, evin içinde de aile fertlerinin birbirlerinin mahremiyetlerine dikkat etmeleri gerektiğini öğretmek ve hassasiyetle uygulanmasını sağlamak gerekir. Anne ve babalar, bu hususta çocuklarına örnek olmalı ve hikmetli bir şekilde nasihat etmelidirler. Aile içinde iffetin, tesettürle birlikte edebe ve nezakete uygun konuşma ve davranışlarla desteklenmesi gerekir. İffeti sarsacak ve aile hayatının sadakat ve güvenini zedeleyecek her türlü davranıştan kaçınmalı, böyle ortamlardan uzak durulmalıdır.

Rabbimiz, erkek ve kadın her iki cinsin de mahremiyet sınırlarına riayet etmesini ve bakışlarına sahip olmasını emreder. Nur Suresi’nin 30 ve 31. ayetlerinde Allah (c.c.), mü’min erkeklerin ve kadınların gözlerini haramdan sakınmalarını, ırzlarını korumalarını emretmiştir. Emir doğrultusunda, mümin kadın ve erkeklerin fitneye sebebiyet verebilecek her türlü ortamdan, söz ve davranışlardan uzak durması gerekir.
Örneğin, nikâh bağı olmaksızın yabancı bir erkek ve kadının tokalaşmalarının caiz olmadığı hususu, Hz. Âişe (r.a.)’dan rivayet edilen “…Hayır, vallâhi onun eli bey’at ederken yabancı bir kadının eline asla değmedi. Allah Resulü kadınlarla ancak: ‘Seninle bu âyetteki şartlar üzerine bey’at ettim’ sözüyle bey’at etmiştir”8 sözüyle sabit olduğu gibi; “Bir erkek, yabancı bir kadınla baş başa kaldığında mutlaka üçüncüleri şeytan olur”9 hadisi de hiç kimsenin olmadığı bir ortamda yabancı bir erkek ve bir kadının baş başa kalmalarının caiz olmadığına işaret etmektedir.

Mü’min erkekler ve kadınların birbirinin velisi olduğunu belirten Rabbimiz şöyle buyurur:
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velisidirler. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”10
Dünya hayatındaki mal-mülk, yeme-içme dâhil olmak üzere her konuda ölçülü ve kanaatkâr olarak iffetini koruyan ve sınırlara dikkat eden kimse, Allah’ın rızasını elde eder. İffetli olan kişi Allah’ın haram kıldığı kötülükleri düşünmeyeceği için kalbini de korumuş olur ve böylece hem dünya hem ahiret hayatında kazançlı çıkar. Kendimiz, ailemiz ve bütün müminler için Allah’tan iffet niyaz etmeli ve iffetli kalmak için Allah Resulünün yaptığı gibi Rabbimize şöyle dua etmeliyiz:
“Allah’ım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim.”

Kaynakça
1) İslam Ansiklopedisi, 21, 506 2) Buhârî, Nikâh 3) Bakara Suresi, 187 4) Mu’minun Suresi, 5-8 5) Müslim, Zikir 72 6) Buhari, Edep 60 7) Müslim, Nikâh 123–124 8) Buhârî, Nikâh, 110; Müslim, Hac, 424 9) Tirmizî, Radâ’, 16/1171; Fiten, 7/2165; Ahmed, I, 18, 26 10) Tevbe Sûresi, 71

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?