OKU
“Oku, yaratan Rabbinin adıyla!O insanı alâktan yarattı.
Oku! Çünkü Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
O, kalemle(yazmayı) öğretti.O, insana bilmediğini öğretti.”
Bu yüce dinin yeryüzüne inzal olan ilk emri, kurulacak olan o büyük uygarlık inşasının ilk taşı olacaktı.”İkra’bismirabbikellezihalak…” Kısacası OKU! Emri sonrasında gelecek hükümlerin doğru anlaşılması, aktarılması, uygulanıp kıyamete kadar bozulmadan devam etmesi için en önemli emirdir.
Aslında Allah (c.c) Peygamberimizin şahsında tüm Müslümanlara ‘’oku’’ derken, ilimde gelişip yeryüzünde yetkinleşip hüküm sahibi olmayı emretmiş ve bunun ilk adımının OKUMAK olduğunu söylemiştir. Allah, (c.c) indirdiği bu ayetlerde insanın hayatında ve dinde okumanın (ilmin )ne kadar önemli olduğunu, iki defa ‘’oku’’ emri ile vurgulamıştır. Aslında bu ayetler tüm dünyaya ve insanlığa bir çağrıdır. Yaratan Rabb’inin adıyla oku! Buradaki kasıt rastgele bir okuma değildir. İnsanın natukluğuna yakışır bir okuma olmalıdır.
Yaratan Rabbini OKU
Seni, kainatı ve içindekileri nasıl ve neyle halk etmiş. (O’nun yarattıklarını oku.)
Kerem sahibi Rabbini OKU
Sana verilen bu üstün meziyetleri ve kainatta sana sunulan sayısız nimetleri oku. (O’nun ikramlarını oku)
Bilmediğini öğreten Rabbini OKU
Bihaber olduğun o kadar çok şey var ki bu kainatta; oku ki sana bilmediklerin öğretilsin. (O’nun ilminden oku)
Özetle; çok geniş bir okuma, vahiyle desteklenmiş bir okuma.
İlk emir namaz kıl değildi.
İlk emir zekat ver değildi.
İlk emir cihat et değildi.
Niçin ve nasıl namaz kılacağını okumalıydı.
Niçin ve ne kadar zekat vereceğini okumalıydı.
Niçin ve nasıl cihat edeceğini okumalıydı.
Kurulacak nizamın evrenselliği ve kuşatıcılığı karşısında kainattaki herşeyi okuyacaktı. Kısacası madde ve manayı kainat sahibinin razı olacağı bir biçimde harmanlayarak oluşturulacak uygarlığın mayası okumak olacaktı.
Bu emir, tüm dünyaya ve insanlığa yüzyıllar boyunca harikulade bir hizmet, mesuliyet, mesruriyet, adalet, kardeşlik ve ilerleme yaşatmış o büyük İslam medeniyetinin kuruluşu, inşası ve devamı için en önemli yapı taşı olmuştur.
Bu gün İslam aleminin uyanışı, o parlak günlerine dönüşü ve “Geleceğin büyük uygarlık inşası” için yeniden o ilk emre ciddi bir önem verilmesi gerekmektedir. Uzak düştüğümüz dinimizi anlamak için ve ilmen karşılarında ezildiğimiz batıya tekrar üstünlük sağlamak için yapmamız gereken ilk adım OKUMAK, OKUMAK, OKUMAK olmalıdır.
O büyük uygarlığın, parlak günlerinin aydınlığına hizmet etmiş birkaç şahsiyetin, dünyalarına bakalım ki bizim içinde bulunduğumuz gafleti anlamış olalım.
 Endülüslü İbn Rüşt, sürekli kitap okurdu. Hayatında kitap okumadan geçen sadece iki gece vardı: Evlendiği ve babasının vefat etiği gece. Ama her kitabı okumazdı.
 Fahreddin er Razi sofraya oturduğunda bir yandan yemeğini yer bir yandan kitap okurdu. Evinden mescide giderken binek sırtında üçyüz öğrencisine ders verdiği anlatılır. Razi için zaman değerliydi ve zamanının büyük bölümünü kitap okuyarak geçirirdi.
 İbni Teymiye’nin beline kadar örgülü saçları vardı. Her gece okumaya başlamadan önce saç örgüsünün ucunu bir çiviye asardı. Böylece o okurken uykuya dalınca kafası düşer saçı çekilir saçı çekilince uyanıp tekrar okurdu ve böylece uyumayı önlemiş olurdu. Onun için okumak uyumaktan önemliydi.
 İmam Gazali, her çıkan kitabı zamanında alır ve okurdu. Üç ay önce Endülüs’te yazılan bir kitabın Şam sahaflarına yeni geldiğini görünce, çağından yakınarak, artık insanların ilim yerine servete öncelik verdiklerinden bahsetti. Gazali için bir kitaba, kitabın yazılmasından üç ay sonra ulaşmış olması üzücüydü.
Bizim raflarda bekleyen ve ağzı açılmayan kaç kitabımız var?
Günde okumak için ayrılmış bir zamanımız var mı?
Geçmişin bu güzide insanların eserlerinden haberimiz var mı?
Beşer geçmişte neler yazmış okumuş merak ediyor muyuz?

Bizden önceki bu eşsiz şahsiyetlerin eserlerini okuyarak onların çağına, dünyalarına ve hoş sohbetlerine misafir olabiliriz. İmam Gazali ile kitabını okuyarak sohbet edebiliriz.
Batılıların medeniyetimiz(İslam)le aramıza ördükleri ilk duvar bizi okumaktan alıkoymaları oldu. Yani İslam uygarlığının inşasındaki ilk taş olan okuma kültürümüzü yıktılar. Okuduğumuz kaynaklarımızı kötü gösterip milleti soğuttular. Ana kaynaklarımız hakkında şüphe oluşturdular; Oysa” İkra” ile “Kuran” aynı kökten gelmekteydi. Kuran okundukça, genç beyinlere verdiği parlak zekayla İslam medeniyeti daha da gelişiyordu. Batılılar ve batı kafalı “içimizdeki beyinsizler” bilimin bazı gelişmelerini çok iyi algı operasyonlarıyla medeniyetimizin kaynaklarından üstün gösterip kaynaklarımızın geri kaldığı algısını avamda oluşturdular. Ümmettin öz kaynaklarını okuma şevkini hançerlediler. Hele Türkiye’de yaptıkları daha da ağır travmaları getirecekti. Harf inkılabı ile bir gecede tüm milleti ve yüz binlerce alimi cahilleştirdiler. Okuyamaz ve yazamaz hale getirdiler. Okuyabildiği alfabeyle okumasına müsaade edilmeyen ve binlerce yıllık medeniyetine ait kitapları, bilgi ve belgeleri okuyamaz halde bıraktılar. Kendi atasının mezar taşını dahi okuyamayan bir millet çıktı ortaya.
Bir bilge şöyle der :”İlmin efendisi olmak için çalışmanın kölesi olmak gerekir” Evet kardeşlerim! Bu cehaletten kurtulmamız için tekrar çalışıp okumamız gerekir. Okudukça hikmetimiz ve özgüvenimiz artacak; kibir, cehalet ve nefsi hastalıklarımız azalacak. Okudukça fikir, akıl ve ruh dünyamız zenginleşecek. Okudukça topluma yön verme potansiyelimiz artacak ve dünyayı yeniden yönetme gücünü elde edeceğiz. Medeniyetimizi yeniden inşa etmede asıl gücün, hakimiyetin ve iktidarın okumakta olduğunu görmemiz gerekir. Jonathan Swift’in dediği gibi ”Dünyayı yöneten; kalem, mürekkep ve kağıttır.”
Sonuç olarak biz okumaktan alıkonulduk. Geriledik. Batı dört elle okumaya ve ilme sarıldı. Medeniyetlerinin tezahürü olan yaşam tarzları (içki, kumar, faiz, fuhuş, zülüm, milliyetçilik, maddecilik, rüşvet, israf…) bizi kuşattı. Okumaktan geri kaldığımız ve kültürümüzden uzak bırakıldığımız için kültürel ve ilmi karşılık veremedik. Medeniyetimizin öz değerleri olan ilim (okuma), adalet, kardeşlik, paylaşım, kulluk, cihat, namus dokunulmazlığı, can ve mal emanetlerine sahip çıkamadık. Cahil kaldık. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Rabbimin inayetiyle okursak ilmen, ruhen ve madden yine batıyı geçip medeniyetimizi inşa edeceğiz.

Fersende KARATAŞ

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?