Göç olgusu geçmişten günümüze dünyayı biçimlendiren belli başlı unsurlardan birisi olagelmiştir. Toplumlar, milletler, devletler ve sınırlar, göçlerin etkisiyle biçimlenip günümüzde sahip oldukları özellikleri kazanmışlardır. İnsanlık tarihinde yerleşiklik ne kadar belirgin bir tecrübe ise göçler de o kadar insanlık tarihinin taşıyıcı unsurudur. Bu iki olgu tarihin devinimini oluşturan önemli unsularındandır.

Çeşitli gerekçeler ile insanlık tarihi boyunca göçler meydana gelmiştir. Bu gerekçelerin iki temel görünümü vardır. Gönüllü ve zorunlu olarak göçler yapılır. Gönüllü göçler arasında iktisadi gerekçeler, beyin göçü ve sömürge amacıyla yapılan göçler sayılabilir. Zorunlu göçler ise iç-dış savaşlar, soykırımlar, iklim değişikliği, kıtlık, baskı-zulüm, terör ve kölelik gibi gerekçelerden dolayı vuku bulmaktadır. Diğer taraftan zorunlu göçler, düzensiz, yasadışı ve kaçak göçler olarak bir dizi mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla gönüllü olarak göçenleri göçmenler (immigrants), zorunlu olarak terk etmek zorunda kalanlar ise mülteci/sığınmacı (refugees) olarak iki farklı vaziyette değerlendirilmektedir.
2011 yılında Suriye’de çıkan iç savaş ile Türkiye’ye göçler başladı ve günümüze kadar resmi kayıtlara göre 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Buna binaen olumlu ve olumsuz pek çok durum ortaya çıkmasına karşın Mart 2022’de Gaziantep’te, Cihannüma Dayanışma ve İşbirliği Derneği öncülüğünde, diğer bazı kurumlarla ortak olarak düzenlenen bir çalıştayda tespit edilen sorunları ve bazı çözüm önerilerini serdedeceğiz.

Göçmenlerin Vatandaşlık Kazanımı ile İlgili Çözüm Önerileri
“Sosyal uyum konusunda somut kıstaslar belirlenip vatandaşlık başvurusu buna göre değerlendirilmelidir.”
“Türkiye’de geçici korumayla başlayan ancak kalıcı pozisyona doğru giden göçmenlerin vatandaşlık kazanmasına ilişkin mevzuatta belirtilen 8 yıllık süre dolduktan sonra uzun dönem ikamet izni verilebilir.”
“Vatandaşlığa geçişin nesnel kıstasları yasayla belirlenmeli ve bu kıstasları yerine getiren bireylerin vatandaşlıkları mahkeme yoluyla verilmelidir.”
“Yabancılar kanununda daha fazla kaynaşmaya yönelik hükümlere yer verilmelidir.”

Göçmenlerin Türkiye’deki Yasal Durumları ile İlgili Çözüm Önerileri
1. “Göçmenlerin resmî belgelerinde hak kaybına uğramamaları için kimlik belgelendirmede yazım hatalarının giderilmesi, Türkçe karakterlerin kullanılarak isim yanlışlıklarının önüne geçilmesi gerekmektedir.”

2. “Göç konusu (iklim değişikliği vb. nedenler de dâhil olmak üzere) değişen dünya şartlarında farklı boyutlar kazandığı için bu çerçevede oluşturulacak kamu politikalarının ve yasal düzenlemelerin söz konusu şartları dikkate alacak şekilde düzenlenmesine ihtiyaç vardır.”

Medyadaki Göçmen Algısı ile İlgili Çözüm Önerileri
1. “Medyadaki haberlerin doğruluğunu kontrol edecek resmi ve gayrı resmi mekanizmalara ihtiyaç vardır. Medya okuryazarlığının yaygınlaştırılması aracılığıyla bir olayla ilgili kanaat oluşturmadan önce, haberin doğruluğunun teyit edilmesi alışkanlığının yaygınlaştırılması gerekmektedir.”

2. “Her türlü etnik, siyasal, kültürel, dinî vd. ayrımcılıkları kapsayacak şekilde ayrımcılıkla mücadele yasası çıkarılmalıdır.”

3. “Göçmenlerle ilgili haberlerin sadece olumsuz olarak değil, normal insan hikâyesi biçiminde de yer alması, hatta başarı hikâyelerine yer verilmesi uygun olur.”

4. “Sosyal medyadaki olumsuz paylaşımların yeniden üretilerek yaygınlaştırılmasının önüne geçilmelidir.”

5. “Yerel medya kırılgan gruplara karşı daha bilinçli haber yapmalıdır. Bu konuda gazeteciler bilinçlendirilmelidir.”

Uyum/Kaynaşma Bakımından Göçmenler ile İlgili Çözüm Önerileri
1. “Ülkemizdeki Suriyeli göçmenlerin çocuklar, gençler, yetişkinler ve yaşlılar olmak üzere tüm kuşakları kapsayan ayrı ayrı durum tespitlerinin yapılması, çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve gelecekle ilgili projeksiyonlara yer verilmesi gerekmektedir.”

2. “Ülkemizdeki göçmenlere yönelik politikalar geliştirilirken orta yaş ve yaşlı kuşağa yönelik olarak Suriye’de, yani kendi topraklarında da çeşitli çalışmalar yapılmalıdır. Türkiye’de ise yaşlılara yönelik çalışmalar psikolojik desteğin yanı sıra mülkiyete sahip çıkma gibi ekonomik, aile bütünlüğünün korunması gibi ailevi, dil desteği gibi eğitim içerikli desteklere öncelik verilmelidir.”

3. “Çocuklar ve gençler başta olmak üzere tüm yaş gruplarından kişilerin savaşın yol açtığı travmalardan kaynaklanan sorunlarının rehabilitasyonuna yönelik çalışmaların güçlendirilmesi gerekmektedir.”

4. “Gelecek kuşaklara yönelik sorunların kalıcı izler bırakmasını önlemeye yönelik yöntemler arasında çocuklara oyun ve maneviyat terapisi önemli bir araç olarak kullanılabilir.”

5. “Kadınların toplumsal, kültürel ve hukukî bütünleşmeye katılımlarının sonraki kuşaklara da etki edeceği gerçeği göz önünde tutularak kadınlara yönelik uyum çalışmalarına daha yoğun önem verilmelidir.”

6. “Kültürel bütünleşme ve uyum açısından sınır bölgeleri daha etkin görülmeli ve değerlendirilmelidir.”

7. “Nitelikli göçmenlere erişim konusunda üniversitelerin eşgüdüm ve iş birliği imkânından yararlanılmalıdır. Nitelikli göçmenlere vatandaşlık verilmesi konusunda kolaylaştırıcı olunmalıdır. Bu yaklaşım, üniversite öğrencilerinin yanı sıra akademik personel, öğretmen, doktor, mühendis, sanatçı, kanaat önderi gibi nitelikli göçmenlerin uyum ve kaynaşmasına önemli katkılarda bulunacaktır.”

8. “İş birlikleri karşılıklı tanışma, deneyim paylaşımı ve geleceğe yönelik ortak çalışmaların önünü açacağı için nitelikli göçmenler ile nitelikli yerli nüfusun karşılıklı eğitim ve proje temelli iş birliklerinin arttırılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.”

Emek Piyasası ile İlgili Çözüm Önerileri
1. “Özellikle nazari olarak ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerdeki kural ve normlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Cenevre Sözleşmesi, insan hakları sözleşmesi ve uluslararası çalışma örgütünün 100 No’lu maddesi kapsamında istihdam, eşit işe eşit ücret, sosyal güvenlik ile ilgili maddelere ulusal mevzuat içerisinde riayet edilmesi ve özellikle göç ile ilgili ulusal mevzuatın oluşturulmasında uluslararası sözleşmelerin referans alınması gereklidir.”

2. “1951 yılında imzalanmış Cenevre Sözleşmesi’nin günümüz şartlarına uyarlanması oldukça önemlidir. Düzenli göçmenlerin %85’i gelişmiş ülkelerdeyken düzensiz göçmenlerin %85’i az gelişmiş ve yoksul ülkelerdedir. Dolayısıyla göçün yükü gelişmekte olan ülkelerin üzerindedir. Bu yükün uluslararası alanda daha adil bir şekilde paylaşılması için 1951 Cenevre Sözleşmesi’nde insani düzenlemelere gidilmesi gerekmektedir.”

3. “Çalışma hayatında önemli bir aktör olan işçi sendikalarının çalışan göçmenlere yönelik bakış açılarının değişmesi ve burada kalan göçmenlerin kalma isteği neticesinde göçmenlere yönelik olumsuz tutumun değişmesi faydalı olacaktır. Öyle ki göçmenlerin kayıt altına alınması ve sendikaya üye yapılması hem kayıt dışılığı azaltacak hem de sendikal örgütlenmeyi arttıracaktır. Bu durum göçmenlerin haklarının farkında olmasını daha da kuvvetlendirecektir.”

Girişimcilik ile İlgili Çözüm Önerileri
Türkiye’de yatırımcı olan yabancı (Suriyeli) sermayedarlar için;
1. “Suriyeli girişimcilerle ilgili bir kurum ihdas edilmeli,”
2. “Suriyeliler konusu siyaset malzemesi olmaktan çıkarılmalı,”
3. “Suriyelilerin geleceğinin belirsizliği sürekli gündeme getirilmemeli,”
4. “Suriyeli yatırımcıların geleceği yasal yollarla güvence altına alınmalı,”
5. “Yatırımcıların tüm bankalarda hesap açabilmeleri ve özellikle swift işlemlerinin (döviz bazlı para transferinin) önündeki engeller kaldırılmalı,”
6. “Suriyeli yatırımcıların da teşvik ve kredi imkânlarından faydalanması sağlanmalı,”
7. “Seyahat özgürlüğü sağlanmalı,”
8. “Suriye’de güvenli bölgede kurulacak organize sanayi bölgesinde üretilecek ürünlerin Türkiye’ye ithalatı ve 3. ülkelere ihracatı yasal olarak güvence altına alınmalı,”
9. “Türkiye’den ithalat yapan tampon bölge tüccarlarının Türkiye’ye ticari amaçla kısa süreli gelebilmeleri için gerekli düzenlemeler yapılmalı,”
10. “Bürokratik engeller kaldırılmalı ve ekonomik hareket ve akışkanlık kolaylaştırılmalı,”
11. “Suriyelilerin istihdam sorunlarının çözülmesi için iş kanunları değiştirilmeli,”
12. “İlgili mevzuat Arapçaya çevrilmeli,”
13. “Gelecekte Suriye’nin yeniden inşası için ekonomik alanda iş birliği yapılmalı,”
14. “Yabancı yatırımcıların projeleri için daha fazla imkân ve avantaj sağlayan endüstriyel ve ticari kompleksler kurulmalı,”
15. “Suriyeli ekonomik topluluklar ticaret odalarında temsil edilmeli,”
16. “Mülk edinme ile ilgili sorunlar ortadan kaldırılmalı.”
Farklı Sektörlerde Çalışan Suriyeli İşgücü İçin;
1. “Tarım, hayvancılık, sanayi ve hizmet sektörlerinin ihtiyaç duyduğu nitelikli personel, nitelikli ara eleman ve vasıfsız işgücüne ilişkin sektörel düzeyde ihtiyaç analizleri yapılmalı,”
2. “Sığınmacı işgücünün mevcut mesleki beceri profili ile hangi sektörlerde istihdam edilebilecekleri ve hangi alanlarda girişimcilik kapasitelerinden yararlanabileceğinin belirlenebilmesi amacıyla ihtiyaç analizleri yapılmalı,”
3. “Mesleki beceri profili envanteri çıkarılmalı,”
4. “Meslek sahibi olan sığınmacıların tespiti ve uygun işe yerleştirilmesi için sığınmacılara yönelik faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları ile işgücü piyasasının temsilcileri arasında bilgi sağlama konusunda daha sıkı bağlar ve iş birlikleri tesis edilmeli,”
5. “Sığınmacıların tüm sektörlerde kayıtlı işgücü olarak çalışmaları için yasal mevzuat yeniden gözden geçirilmeli ve göç politikaları belirlenirken bu husus göz ardı edilmemeli,”
6. “Geçici Koruma statüsünde bulunan Suriyeliler, kayıtlı olduğu ilde çalışma izninden muaf tutulmalı, yabancıların istihdamında 5+1 kuralı kaldırılmalı,”
7. “Şehirlerin işçi çalıştırma kapasitesine göre çalışma izinleri verilmeli,”
8. “İşçi/işveren hakları, çalışma koşulları, iş etiği, mevzuat, sorumluluklar ve sosyal haklar konusunda sadece sığınmacı işgücü değil işverenler de bilgilendirilmeli, yeni düzenlemelerden haberdar edilmeli, bu sayede de mağduriyetlerin ve bilgi eksikliğinden kaynaklı sorun ve gerilimler giderilmeli,”
9. “Emek piyasalarında çalışan sığınmacı işgücüne yönelik sosyal medya yazılı ve görsel basında sıklıkla dile getirilen “rızkımızı/işimizi elimizden alıyorlar” söyleminin önüne geçilmeli, yabancı düşmanlığı, nefret söylemi ve ırkçılık yapanlar için yasal düzenlemeler hayata geçirilmelidir.”

Göçmenlerin Okullaşma Durumu ile İlgili Çözüm Önerileri
1. “Göç ve Acil Durumlarda Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecek belli bir oran ölçüsünde; sığınmacı ve göçmenlerin yaşamını sürdürdüğü il ve ilçelerde taşra teşkilatları oluşturulabilir.”

2. “Bu illerde sığınmacı ve göçmen çocukların eğitimleri ile yetişkinlere yönelik sosyal uyum ve yaşam eğitimini yerel düzeyde düzenlemek üzere; Göç ve Acil Durumlarda Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı, İl Milli Eğitim Müdürlükleri uhdesinde GÖÇDEM (Göçmen Çocuklar İçin Danışma ve Eğitim Merkezi) kurulabilir.”

3. “Sınıfta oransal olarak göçmen sayısı daha az olsa uyum daha kolay olabilir. İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlıkları düzeyinde alınacak kararlarla, hem yerleşim birimleri (mahalle, ilçe, il) hem de okullar düzeyinde göçmen nüfusun dağılımında dengeleyici bir politika izlenmelidir.”

4. “Sınıflardaki yabancı öğrencilerin yerli öğrencilere oranının yüzde yirmiyi geçmemesine dikkat edilmelidir, bu durum uyum ve kaynaşma için oldukça önem arz etmektedir. Özetle, okullarda Suriyeli öğrenciler %20’lik bir kotayı aşmamalıdır.”

5. “Çok kültürlülüğün toplumsal kabulü ve toplumsal etkilerinin yönetilebilmesi için eğitim fakültelerinden başlayarak, Çok Kültürlülük ve Toplumsal Uyum konulu bir dersin ulusal müfredatın bir parçası haline acilen getirilmesi gerekir. Göçmen kadınlar, çocukların eğitim ve rehabilitasyonu Türkiye’ye uyum bağlamında ve stratejik anlamda son derece kritik bir alandır.”

6. “Suriyeli kadınların yaygın eğitim ve sürekli eğitim merkezlerine yönlendirilmesi gerekmektedir. Kadınların bu kurumlarda hem toplumsal uyum hem de kurumsal etkileşimlerinde ahlâkî kurallar ve geleneksel davranış kalıplarımıza nasıl uyacakları konusu öğretilmelidir.”

Göçmenlerin Türkçe Öğrenimi ve Öğretimi ile İlgili Çözüm Önerileri
1. “Öncelikle birlikte yaşama bilincinin oluşması gereklidir.”
2. “Hedef kitle içerisinde Türkçe dil beceresine sahip olma durumları birbirlerinden farklı olan öğrenciler aynı sınıflarda eğitim almamalı, aynı niteliklere sahip olan çocuklar ortak sınıflarda eğitime alınmalıdır.”
3. “Hedef kitlenin dil öğrenme amaç ve ihtiyaçlarına uygun (eğitim, mesleki, sağlık vb.) eğitim ortamları, materyal ve öğretmen yeterliliğini geliştirecek eğitim içeriği planlanmalıdır.”
4. “Göçmenlerin Türkçe öğretiminin yanı sıra kendi ana dillerinde seçmeli derslerin açılması ve bu süreçle alakalı öğrenci veli bilgilendirmesi yapılmalıdır.”
5. “Göçmen öğrenciler için olabilen en erken yaşta, esnek zamanlı, Türkçe hazırlık sınıfları/programları geliştirilebilir. Örneğin yaz tatillerinde, camilerde ve uygun kurumlarda yaz kursları şeklinde, tamamlayıcı veya geliştirici Türkçe öğretimi verilebilir.”
6. “TÖMER-Diyanet-MEB gibi kurumlar bu konuda iş birliği yapabilir. Türkçe öğretimi yanında kültürel normların da aktarıldığı başlangıç düzeyi bir uyumun temelleri bu süreçte atılabilir.”
7. “Suriyeli göçmenlerin, özellikle de burada doğan ve resmi eğitim sürecine katılan genç kuşakların, Türk toplumunun göçmenlerden nasıl bir davranış beklediklerini ve yazılı olmayan bazı toplumsal kuralların da varlığını hissettirecek bir uyum programına dâhil edilmeleri gerekir. Bu tür bir “kaynaştırma” Türkçe öğretiminin içinde gömülü şekilde verilebilir.”
Göçmen Çocukların Mesleki Eğitimi ile İlgili Çözüm Önerileri
1. “Mesleki kabiliyetlerin tespit edilmesi ve kabiliyetlerine uygun eğitim almalarının sağlanması, hangi meslek alanında eğitim alacakların belirlenmesi,”
2. “Mesleki liseye gidecek öğrencilerin staj yapacakları alanların çeşitlendirilmesi ve güçlendirilmesine yönelik çalışmaların ve projelerin yapılması.”
Hayat Boyu Öğrenme Adı Altında Çözüm Önerileri
1. “İl ve ilçelerdeki fiziki ortamlar iyileştirilmeli.”
2. “Yönetici ve öğretmen değişikliklerinin Genel Müdürlük bünyesinde yapılması.”
3. “Görev yapan öğretmen ve usta öğreticilerin çoğu ücret karşılığı emek veren eğitimcilerdir. Bunların da devletin diğer kadrolu öğretmenleri gibi kadro haklarının verilmesi eğitimin kalitesi, sürdürülebilirliği ve hakkaniyet açısından son derece önem arz etmektedir.”
4. “Türkiye’ye göç yoluyla gelen bireylerin geldikleri ülkelerin önceki öğrenmelerini belgelendirenlerin o belgelere istinaden iş ve işlemlerinin (denklik) yürütülmesi, belgesi olmayanlar için ise seviyelerine uygun sınav sistemleri geliştirilmesi, yapılan sınav sonuçlarına göre eğitim içeriklerin planlanması.”

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?