Kehf suresi, bize Allah’ın Peygamberi Hz. Musa’nın (a.s) kendisinden ilim öğrenmek amacıyla Hızır’a (a.s) eşlik ettiği kıssayı anlatmaktadır. Hızır, Hz. Musa’ya gördüğü herhangi bir şeye itiraz etmemesini şart koşmuştu. Ancak Hz. Musa, Hızır’ın akıl ve şer’i hükümlere aykırı bulduğu davranışlarına tahammül edemedi. Hz. Musa’nın Hızır’a (a.s) ilk itirazı, onları gidecekleri yöne doğru götüren geminin Hızır (a.s.) tarafından delinmesiydi. “Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Musa: ‘Sen onu halkını boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir iş yaptın’ dedi.”1 Musa’nın (a.s) yaptığı itiraz üzerinde düşünen kişi, Musa’nın (a.s) “beni boğmak” demeyip “halkını boğmak” dediğini ve halkın boğulmaktan kurtuluşunun onların da kurtuluşu anlamına geldiği için gemi halkının hayatta kalmasına öncelik verdiğini görebilir. Şüphesiz bu, Musa’nın (a.s) başkaları için endişe duyduğu hisleri taşıdığını gösterir.
Cemaatsel çalışma fikri, birçok toplumun ilerlemesi ve başkalarına liderlik etmenin sırrıdır. Belki de bunun en göze çarpan örneği, İkinci Dünya Savaşı’ndan, 2011 yılında yaşanan tsunamiye kadar, yaşadığı birçok felaketlere rağmen, dünyayı ekonomik ve bilimsel olarak yönlendiren ve bunu halen devam ettiren Japonya’dır. İslam, cemaatsel çalışmaya teşvik eder, çünkü milletler ancak birlik içinde çalışmakla kalkınıp gelişebilir. Yüce rabbimiz şöyle buyuruyor: “Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, bazılarını bazılarına derece olarak üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.”2 Yüce Allah (c.c), insanları hayatlarını yönetmek ve yürütmek için birbirleriyle başa çıkacak şekilde farklı sınıflarda yaratmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in hayatı, Kur’an’ın sözünü ettiği bu anlamların gerçek bir açıklamasıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), hicreti tek başına gerçekleştirmedi. Hicret esnasında Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) rehberlik yapan Abdullah b. Ureykıt, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) ve yanındaki Hz. Ebu Bekir’e yol azığı ve ihtiyaçlarını giderme konusunda yardımcı olan Esma binti Ebu Bekir ve Efendimiz ile arkadaşının izlerini ortadan kaldırmak ve böylece müşriklerin onları takip etmelerini engellemek amacıyla geceleyin koyunlarını mağaranın önünden yürüten Amir b. Füheyre gibi isimler de hicretin gerçekleşmesinde büyük bir pay sahibidir. Bir Müslüman, cemaatsel çalışma ruhuna bağlı kaldığı zaman, bu ruh ona çeşitli şeylerde de katkıda bulunacaktır. Bunlar;
1. Cemaatsel çalışma, insanoğlunun zayıflığını ve noksanlığını ortadan kaldırır: Zayıflık ve noksanlık insandan ayrılmayan iki özelliktir. Ama insan başkalarının özellikleri ve yetenekleri sayesinde kendi zayıflığını ve noksanlığını ortadan kaldırabilir ve böylece istenen hedeflere ulaşabilir. Allah (c.c.) Musa’yı (a.s.) Firavun’a gidip onu Allah’a ibadete çağırmakla görevlendirmişti. Hz. Musa, Allah’ın emrine itaat etti, ama bunun üzerine rabbinden bir talepte bulunarak şöyle dedi: “Kardeşim Harun’un dili benimkinden daha düzgündür. Onu da benimle birlikte, beni doğrulayan bir yardımcı olarak gönder. Çünkü ben, onların beni yalanlamalarından korkuyorum.”3 Harun (a.s.) lisan olarak daha fasihti ve Musa (a.s.) kardeşinin bu fasihliğini kullanarak bu konudaki kendi noksanlığını ortadan kaldırmak istedi.
2. Cemaatsel çalışma, kararlılığı güçlendirir ve bireyin çalışmasındaki kanaatini pekiştirir: Bir kişi tek başına bir işi yaptığı zaman, yaptığı iş ne olursa olsun, istediği hedefe ulaşmasını engelleyen zorluklarla karşılaşabilir. Ama beraberindekilerin azmi sayesinde sebat gösterip ilerleyebilir. Zayıf ve aciz düşmüş bir mümin, kardeşlerinin azmiyle güçlenir. Ebu Musa’nın (r.a.) rivayet ettiği hadiste Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Mümin mümine karşı birbirine kenetlenmiş binalar gibidir.”4 Binanın bazı kısımları hasar görebilir, ancak diğer sağlam kısımları sayesinde sımsıkı ayakta durur.
3. Cemaatsel çalışma, bütün çabaları bir arada toplar ve hızlı bir şekilde başarı imkânı sağlar: Cemaatsel çalışmada bütün çabalar toplanıp birleştirildiği zaman, harcanan çabalardan ve vakitten kazanılmış olacaktır. Bir kişinin birkaç gün içerisinde yapacağı şey, cemaatsel çalışmayla birkaç saatte bitirilebilir. İslam davetinin yayılması sadece Peygamber Efendimizin şahsi çabalarına bağlı olsaydı eğer, İslam daveti dünyanın dört bir yanına yayılır mıydı? Ve bütün bu kitleler bu dine girerler miydi? Peygamber Efendimiz İslam’ı yaymak adına, elçilerini Mekke ve Medine sınırları dışına gönderdi; Musab’ı Medine’ye, Muaz’ı Yemen’e, Dıhye-i Kelbi’yi Bizans’a ve Abdullah b. Huzafe’yi de Kisra’ya elçi olarak gönderdiği gibi.
4. Cemaatsel çalışma, bencilliği dizginleyip nefsi terbiye eder: Belki de cemaatsel çalışmanın en önemli özelliği, fikir yoğunluğunu azaltması ile birlikte kendini beğenme görünümünü ortadan kaldırmasıdır. Cemaatsel çalışma bireyin sesini kısıp, cemaatin sesinin yaygın ve hâkim olmasını sağlar. İşte burada nefsi eğitmek ve başkalarının fikir ve yeteneklerine saygı gösterip taktir etmek mevcuttur. Peygamber Efendimiz (s.a.v) Uhud savaşından önce müşriklerle nasıl ve nerede karşılaşacaklarına dair ashabıyla istişarede bulunmuştu. Efendimiz’in (s.a.v) görüşü şehrin içinde kalıp müdafaa yapma yönünde olmasına rağmen, çoğunluğun görüşü şehrin dışında düşmanla karşılaşmaktı ve Peygamber Efendimiz (s.a.v) çoğunluğun görüşünü kabul etti. Savaş yenilgiyle sonuçlandı ama Efendimiz (s.a.v) kimseyi kınamadı ve kimseyi suçlamadı. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’de de esasında, bireye karşı çoğunluğun görüşünün tercih edilmesini tavsiye edildiği, şura ilkesini vurgulayan ayeti kerime indirildi. “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla istişare et. Sonra bir kere karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.”5 Eylemlerimizin birçoğu cemaat ruhu ve aklıyla yönetilmediği için başarıya ulaşamazlar. Cemaatsel çalışmanın bahsettiğimiz tüm faydalarından sonra, Allah’ın bereketinin kendi rızası için bir araya gelen cemaati kuşattığını bilmemiz yeterlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın (yardım) eli cemaatin üzerindedir.”
Kaynakça
Kehf Suresi, 71.
Zuhruf Suresi, 32.
Kasas Suresi, 34.
Buhari
Al-i İmran Suresi, 159.

TERCÜME: ENSARİ ATLI

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?