Her çocuk Allah’ın aileye bir lutfudur. Çocuk aileye bol bol sevinc, mutluluk getirir. Aileyi güzel bir bahçeye benzetirsek, o bahçenin en güzel ağaçları ve gülleri çocuklardır. Hadis-i şeriflerde beyan buyurulduğu gibi çocuklar; “cennet çiçekleri”, “kalp meyveleri”, “ilahi ihsan ve rızıklar”dır.İlk çocuğumuz dünyaya geldiğinde ana-baba olmanın mutluluğu, o derin hazzı hiç unutulur mu? Anne baba doğulduğunda yenice kulağına ezan okunan, isim verilen bebekle ilgili hayaller kurmaya başlar… “Bizm çocuğumuz çok güzel eğitim görecek, falanca okulda, lisede okuyacak, liseyi bitirince falanca Üniversiteyi kazanacak… Oglum(kızım) avukat olacak, yok en iyisi doktor olsun” diye kendi aralarında hayallerini paylaşır, bazen de tartışırlar…
Çocuklarını en güzel okullarda okutur, onun her ihtiyacını karşılayacak maddi duruma sahip olsalar her şeyin yolunda olacağını düşünürler. Oysa ki, terbiyeye çok az yer verilen mevcut eğitim sistemimizde bu mutluluğun ne zamansa bitebileceyi, evlatının ileride zehir olup ailesinin, toplumun ve ümmetin başına bela olacağı kimsenin aklına gelmez. Unutmayalım ki, çocuk ana-babaya birer emanettir. Bu emanet, ailenin sorumlulukların tam anlamıyla yerine getirmesi neticesinde dünya ve ahiret mutluluğun vesilesi olabileceği gibi, gerekli sorumlulukların yerine getirilmemesi neticesinde dünya ve ahiret sıkıntısı olabilmektedir. Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır: “Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer imtihan vesilesidir. Allah katında ise büyük bir mükafat vardır.”(Enfal 28)
Çok sık kullandığımız bir fikir var: “çocuk anadan doğduğunda bembeyaz kağıt gibidir”. Maalesef biz veliler güzel niyetle de olsa bazen o kağıda yanlış şeyler yazıyor veya birilerinin yazmasına müsade ediyoruz. Bunun nedenlerinden bazıları şunlardır: Okulda verilen eğitim sistemine, ders notlarına fazla bel bağlama, çocuğun terbiyesini hafife alma, internetin, televizyonun, “akıllı” telefonların ve çevresinden gelen zararlardan onu koruyamama vb. Üzülerek gerekir ki, teknolojinin hızla gelişdiyi devirde “akıllı” telefonlarla beraber akılsız bir nesil yetişiyor. Evet akılsız çünki, asosyal, ailesiyle bile iletişim kurmakta zorluk çeken, sosyal şebekelerde binlerce dostu olan, gerçek hayatta bir tek dostu olmayan, basit konularda bile fikir yürütemeyen, boş vaktinde WiFi-den başka bir şey düşünemeyen, yarınlarla ilgili hiç bir hayali, hedefi olmayan bir nesil… Peki hemen hemen her ailenin karşılaştığı bu sorunla nasıl başa çıka biliriz? Cevap: Çocuğun hayırlı evlat olabilmesi için anne babanın ona İslami terbiye verilmesiyle. Çocuğun sağlam kişilikli, ailesine ve çevresindekilere sayğıda kusur etmeyen, sağlıklı düşünen, fikrini özgürce ifade eden, bilgili, faziletli, iyi bir insan, iyi bir müslüman olarak yetişmesi için anne babanın her türlü gayretin gösterilmesi gerekir.
Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar: “Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir hediye veremez.”
Başka bir hadis-i şeriflerinde Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyorlar: “İnsan öldüğü vakit bütün amelleri ondan kesilir. Yalnız üç şeyden : sadaka-i cariyeden, faydalanılan ilimden ve kendisine duâ eden sâlih evlâttan kesilmez.”
Peki ne zaman başlar çocuk terbiyesi? İffetli bir genç Allah rızası için iffetli bir hanımla(veya aksine) aile kurmaya niyyet ettiyi andan başlar çocuk terbiyesi… Çünki, yalnız Allah rızası üçün aile kurmaya, salih bir evlat sahibi olmaya niyet eden bir genç çocuklarının terbiyesini önceden düşünür ve doğru eş seçebilmek için hassasiyet gösterir. Çocuk terbiyesi dünyadakı en çetin iş olsa gerek. Çünki nice peygamberlerin, sahabelerin evlatlarından hayırsız olanları olmuştur. Çocuk terbiyesinde hem babanın hem de annenin payı vardır. Ancak zaman açısından baktığımızda çocukların eğitim ve terbiyesi ile en çok meşgul olan annelerdir ve onların omuzlarına daha çok yük düşmektedir. Annenin ağzından çıkan her kelime, çocuğun şahsiyet binasına konulan tuğlalar gibidir. Ne kadar zor olsa da bir anne için en güzel meşgale çocuğunu yetiştirmek, terbiye etmek, topluma armağan etmektir. Unutmamak lazım yüksek karakterli kişiler, daha ziyade saliha annelerin yetiştirdiği çocuklardır. Kadının değeri doktorluk, mühendislik, avukatlık, müdürlük ve bakanlık gibi makamlarla aynı değildir. Bu makamların hepsi yüce annelik makamından aşağıdır. Ev işleri, evlat terbiyesi ve eğitimi, eşine hizmet gibi kıymetli vazifeleri yapan fedakar, saliha bir anne, büyük bir sevgiye, derin bir saygıya ve ömürlük bir teşekküre layıktır. Bundan dolayıdır ki, Peygamber Efendimiz (sav) “Cennet annelerin ayakları altındadır…” buyurmuştur. Peygamber Efendimiz (sav) anne muhabbetini ısrarla telkin buyurmuştur. Kendisine daha ziyade kime hürmet ve hizmet edilmesi gerektiği sorulduğunda, üç kere “Annen!..”, sonra da “Baban!” buyurmuştur.
Bu şerefli ve zor işde anne ve babalarımıza faydalı olabilecek bazı tavsiyelerde bulunmak istiyoruz:
İman ve Ahlak Yönüne Dikkat Edilmeli.
Ana-baba çocuklarının Allah inancını oluşturmada kendilerine düşen vazifelerini yerine getirmelidir. Çocuklara Cenâb-ı Hakk’ın nimetleri hatırlatılıp “hamd ve şükre alıştırılmalı”, Peygamber Efendimiz’in hayatından misaller verilerek, iç alemlerinin İslam ruhuyla yoğrulmasına gayret edilmelidir. Hatta çok küçük yaşlarında iken camilere götürülmeli, ibadete alıştırılmalıdır. Çocuklar sürekli olarak büyükleri taklit ede ede büyürler. Bu sebepten çocuğumuzun ahlakının güzel olmasını arzu ediyorsak ilim, iman, irfan ve ahlaki konularda kendi davranışlarımıza özen göstermeli ve çocuklarımıza en güzel şekilde örnek olmalıyız. Kısacası çocuğumuzun kusursuz olmasını istiyorsak, kusursuz anne-baba olmaya gayret etmeliyiz.
Eşit Muâmele Olunmalı.
Çocuklarımızın arasında dikkat etmemiz gereken hususlardan biride adaletli olmaktır. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar:”Allah’tan korkunuz, çocuklarınız arasında adaletli davranınız” Adaletten kasıt ise, ister erkek olsun ister kız olsun çocuklar arasında herhangi bir ayrıma gitmeksizin, ister maddi alanda ister sevgi, şefkat, merhamet gibi manevi alanda olsuna aralarında eşit muamelede bulunmaktır.
Disiplin oluşturulmalı.
Her ailenin sahib olduğu deyerler(prensipler) vardır. Aynı zamanda bu deyerlere dayalı belli kuralların da olması gerekir. Çocuğa emir, yasak ve kaideler öğretilirken onların “kavrayabileceği bir şekilde” sebepleri de anlatılmalıdır. Terbiye konusunda büyük engellerden biri, babanın bir hususta karar alması ve anne yahut büyükannenin işe karışması ve babanın almış olduğu kararın zıddına bir öneride bulunması veya tam tersine, onların aldığı karar karşısında babanın aksi bir harekette bulunmasıdır. Anne ve baba asla bu deyerlerden taviz vermemeli, bu konuda her zaman öyle bir birlik, yardımlaşma ve duruş sergilemelidir ki, çocuk çok açık bir şekilde vazifesini bilmeli, vazifesinden kaçmayı aklının ucundan bile geçirmemelidir.Çocuklar anne veya babanın tavırlarının gevşediyini hiss ederse o ailene disiplin ve düzen bozulur, bir daha toparlanması zor olur.
Çocuklar Taktir ve İkaz Edilmeli.
Çocukların güzel işleri ve başarıları “takdir” edilip mükafatlandırılmalı, çünki olumlu davranışlar mükafat ile pekiştirilerek çocuğun şahsiyetinde kalıcı bir yer edinir. Mükafattan kasın çocuğun yaşına ve ruh haline göre ailesinin ihtiyac bildiyi her hangi maddi ve manevi hediye olabilir. (Mesela: bu çocuğun ehtiyacı olan bir elbise, çanta, kitab olabilir veya beraberce gezintiye çıkmak, içten bir teşekkür, şefkatle saçını okşama, samimi gülümseme vb. olabilir.) Ancak çocukların huy ve ahlaklarına işleyecek yanlışlar ve hatalar da görmezden gelinmemelidir ve vaktinde ikaz edilmelidir. Aksi taktirde hatalar tekrarlana tekrarlana çocuğun karakter özelliğinin bir parçası haline gelir. Fakat çocuğa verilecek herhangi bir eğitime uygun ceza, yasak ve yönlendirme gibi davranışlarda da onun haksızlığını ve yaptığının yanlış olduğunu kendisine mutlaka kabullendirmek çok mühimdir. Çünki suçunu kabul eden çocuğun hatasını düzeltme ihtimali var. Aksi taktirde bu uyğulama verimli olmaz. Unutmamamız gereken bir husus bizim de yapabileceğimiz bardak kırma, çay dökme vesaire basit ev kazalarında çocuklara sert davranmamalı, onu azarlamamalıyız. Hatalarından dolayı sık sık ceza vererek çocuğu arsız hale de getirmemeliyiz. Yumuşak bir lisanla ikaz etmeliyiz. Unutmayalşm ki, İslam’ın çocuğa yaklaşımı, sevgi, şefkat ve hoşgörü anlayışına dayanır.Çocuğunuza karşı haksızlık ettiğinizi veya adaletsiz olduğunuzu anladıysanız çocuğunuzdan özür dilemeyi ihmal etmeyin. Bu adımınızla her kesin hata yapabileceyini, önemli olan yapılan hatanın zamanında telafi edilmesi gerekdiyinionlara pratik şekilde öğretmiş olursunuz. Bu haraketiniz çocuklarınızın yarın kendileri hata yaptıklarında size gelib özür dilemelerini kolaylaşdıracak.
Verilen Söz Tutulmalı.
Anne ve baba çocuklarını mutlu etmek veya bir işi onlara yaptıra bilmek için bazan birşeyler söz verirler. Bu konuda dikkata almamız gereken en önemli hususlardan biri de çocuğa tutamayacağımız sözü vermemeliyiz. Eger ki, bir söz verdiysek muhakkak o sözü tutmamız gerekir. Tutamıyorsak nedenini anlayacağı bir şekilde izah ederek özür dilemeli, hatamızı telafi etmek, onun gönlünü almak için bir şeyler etmeliyiz. Bu söylenen çocuğun yanında başkasına karşı verilmiş olan sözler için de geşerlidir.
Tavsiyelerde Bulunmalı.
Çocuk eğitiminde dikkat etmemiz gereken şeylerden biride güzelce tavsiyede bulunmaktır. Nitekim hayatımızın her safhasında ihtiyaç duyduğumuz tavsiyelere çocuklarımızın daha çok ihtiyacı vardır. Düşünseniz de bir babanın çocuğunun saçını okşayarak, omuzuna elini koyarak veye bir annenin çocuğunun sevgiyle kucaklayarak ettiği güzel nasihata hangi çocuğun ihtiyacı olmaz ki? Ama unutmayalım ki, rencide edici bir konumda tavsiyenin faydadan çok zararı vardır.
Çocukların Davranışları “Kontrol” Edilmeli.
Anne baba sürekli çocuğunu kontrol edemeyeceyi bir gerçek. Bu mümkün olsa dahi çocukta sağlıkı kişiliğin oluşmaslna engel olur. Çocuk özellikle göz önünde yapamadıkları kabahatleri her fırsatta gizli ve tenha yerlerde işlemeye başlar. Bu durumda karakterleri zaafa uğrar, çift şahsiyetli olurlar. Bunun yerine çocuğa onu her zaman izleyen “İlahi mobese sistemi”nin olduğu şüurunun verilmesi gerekir. Aynı zamanda belli bir yaşa kadar(karakteri olgunlaşana kadar) çocukların davranışları onlara hissettirmeden “kontrol” edilmesinde fayda var.
Çocuk Psikolojisiyle İlgili Kitap Okunmalı.
Çocuk terbiyesi her anne ve babanın kolaylıkla yapabileceği sade bir iş değildir. Çünki, bu iş çocuğun psikolojisi ve pedegojisi ile ilgili olduğu için anne ve babanın ilim, tecrübe ve bilgi birikimlerine sahip olmalarını gerektiriyor. Buna rağmen Tüm saygın şirketler alacağı elemanın üniversite mezunu olup olmamasına, talep olunan alanda bilgi ve tecrübe sahibi olup olmamasına dikkat etdiğine rağmen, dünyada sorumluluk, risk ve önemi açısından en önde olan işi-çocuk terbiyesini insanlar hiç bir diploma ve sertifika olmadan, hiç bir bilgi ve tecürbe sahibi olmadan yaptıklar. İnsanoğlu bir arabayı yıllarca şöförün nasıl kullandığına bakıb öğrenemezken, anne babasına bakıp da anne baba olmağı öğreniyor? Devletin kuralları araba kullanmak için ehliyet talep ettiği halde, nasıl olur da evlat terbiye etmek için anne babaların eğitim almasını şart koşmuyor. Sizce hangisi daha çok sorumluluk, bilgi ve tecrübe sahibi olmamızı gerektiriyor? Tabii tüm velilerin çocuk eğitimi alanında eğitim alması zor bir iş, ama en azından veliler bu işin sorumluluğunu anlayıp da eline bu alanda bir kaç kitap alıp okusa ne güzel olurdu… Türkiyede özellikle en çok kitapların yazıldığı alanlardan biri de Aile ve Çocuk Egitimidir. Çok küçük bir miktar para karşılığında aradığı hemen hemen her sorunun cevabını bulabileceyiniz, okumasına doyamayacağınız kitaplar var yayınevlerinde.
Çocuklara Zaman Ayırmalı.
Yapılan araştırmalar çocukların kişisel gelişiminde anne ve babaların duygusal açıdan vakit ayırmasının çok büyük etkisi olduğunu göstermektedir. Anne ve babanın günlük işlerin yoğunluğunu bir tarafa bırakıp sadece çocuklarına ayırdıkları belli bir vakit olması gerekmektedir. Ayrılan bu vakit çocuğunuz ile ilgili kısa ve uzun vadede bir çok fayda sağlayacaktır. Anne babasıyla yeterince vakit geçiren çocuklarada özgüvenin arttığı, stres ile daha kolay baş ettikleri, karşısına çıkan zorlukları daha kolay yendikleri, hayata daha olumlu ve mutlu bakabildikleri , daha az zararlı davranışlarda bulundukları , insanlara karşı daha sevgi dolu oldukları , arkadaşları ile daha uyumlu halde oldukları görülmüktedir.
Babaların tüm günü işte olmaları nedeniyle çocuklara vakit ayırmada zorluk çektikleri, değişik nedenler ile çocukları ile daha az zaman harcadıkları çok sık karşılaştığımız bir durumdur. Anne ne kadar zaman ayırırsa ayırsın, ne kadar güzel terbiye verirse versin, babanın çocukların kişisel gelişimindeki rolu çok büyükdür. Özellikle her bir erkek çocuğun örnek alabileceyi bir otoriteye, lider konumunda gördüyü babaya ihtiyacı var. Çok küçük yaştan itibaren onu taklit eder “erkek olmayı” ondan öğrenir.
Dengeli (Ölçülü) Bir Üslup Seçilmeli.
Anne baba meşru sınırlar dahilinde “çocuklukların yaşamalarına” imkan tanınmalıdır. Fakat ne fazla serbest bırakılmalı, ne de haddinden fazla baskı yapılmalıdır. Zira fazla rahatlık ve serbestlik, nefsaniyetin azmasına, tembelliğe sebep olur. Bu da çocukta sağlam karakter oluşmasını engeller. Fazla baskı da çocuğun ezik bir karakter sahibi olmasına sebep olur. Aşırı baskı, çocuklarda sadece bir ezikliğe sebep olmaz, bazen de isyana düşürür. Böyle çocuklar, aşırı baskı neticesinde belli bir yaşa geldikten sonra asileşir ve ana-babayı dinlemez hale gelirler. Bu yüzden ölçülü bir üslup seçilmesi şarttır.
Çocuklar sadece ailenin değil aynı zamanda bir milletlin geleceği yarınları demektir. Bugünün çocukları geleceğin anne ve babalarıdır. Onlar da almış oldukları iyi veya kötü terbiyelerini kendi çocuklarına aktaracaklardır. Geleceğini düşünen, doğru bir şekilde vazifelerini ifa eden,çocuklarının terbiyesinde ve eğitiminde çaba harcayan, her anne baba topluma en büyük hizmeti etmiş olur ve bu fedakârlıkları karşısında inşaallah dünyada ve ahirette çok iyi bir mükafata ulaşırlar. Aynı şekilde, eğer bu hususta gereken zahmeti göstermezlerse ve sorumsuzca hareket ederlerse sadece kendi çocuklarına değil, topluma da zarar vermiş olur ve kesin olarak Allah katında da sorgulanmaya tabi tutulurlar.
Yüce Rabbimiz bizlere evlatlarımızı ümmetimize, vatanımıza, milletimize, bütün insanlığa faydalı insan olarak yetiştirmeyi nasip etsin.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?