İnternet, akıllı telefon ve sosyal medya uygulamaları günlük yaşamımızın en önemli meşguliyeti haline gelmiş durumda. Neredeyse her işimizi internette görüyoruz. Alışveriş, bankacılık işlemleri, haber kaynaklarını takip etme gibi işlerimizi internet ve akıllı telefonlardaki uygulamalar ve programlar aracılığıyla görüyoruz. Neredeyse herkesin birkaç sosyal medya hesabı var ve onlarca sosyal medya uygulamaları var. İsterseniz gelin internet ve sosyal medya kullanım istatistiklerine bir göz atalım.

DataReportal’ın “Dijital 2022: Türkiye” raporuna göre, Türkiye nüfusunun yüzde 82’si, yani 69,95 milyon kişi, internet kullanıyor. DataReportal, Türkiye’deki diğer sosyal medya platformlarının kullanıcı sayısını şöyle açıklıyor:
• Instagram: 38 milyon
• Tik Tok: 26,56 milyon
• Facebook Messenger: 16,80 milyon
• LinkedIn: 12,00 milyon
• Snapchat: 12,90 milyon
• Twitter: 16,10 milyon

Liste uzundu ama biz sadece ilk altıyı ele aldık. Ocak 2022’de Türkiye’de insanların internet kullanım süresi günlük 8 saatti ve 69,95 milyon internet kullanıcısı var. Bilgisayarda geçirilen süre 3 saat 31 dakika iken sosyal medyada geçirilen süre ise 2 saat 59 dakikadır.
Sosyal medya platformlarının kullanım sırası ve oranları şu şekilde:
WhatsApp: %93,2
Instagram: %92,5
Facebook: %78,1
Twitter: %69,6
Facebook Messenger: %54,3
Telegram: %53,7
Tik Tok: %47,6

Rakamlar ve istatistikler gerçekten korkutucu düzeyde değil mi? WhatsApp en çok kullanılan platform olsa da favori sosyal medya uygulaması Instagram…
Haber ahlakına dair hayat kitabımızda geçen bazı ifadeler şöyledir:

“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsra, 36)
“Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın.” (Hucurât, 6)
Bir hadiste ise Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyuruyor:
“Hiçbir kul, kıyamet gününde, ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz.” (Tirmizî, Kıyamet 1)
İlk bakışta bu ayetler ile hadisi şeriften; zamanın bir Müslüman için çok değerli olduğu, bir gün mutlaka hesaba çekileceğimizi, ömür sermayemizin az olduğu, onun için hayatımızı hayırlı ve faydalı işlere ayırmamız gerektiği vs. anlamları çıkarabiliriz. Ancak biz bu hadis ve ayetlerden yola çıkarak sosyal medya ve internetin yozlaştırma araçları arasında en tehlikelilerinden olduğunu anlatmaya çalışacağız.
Gençlerimiz ve çocuklarımız için büyük tehdit teşkil eden sosyal medya uygulamalarına dikkat ediyor muyuz? Tehlikenin farkında mıyız bilmiyorum ama çocuklarımızı ve gençlerimizi özellikle pandemi döneminde internet bağımlısı yaptık. Sosyal medya ve telefona yüklenen saçma sapan oyunlar çoğunlukla çocuklarımızı ve gençlerimizi esir almış durumda. Ülkemizde 40 yaş ve üzeri insanlar çoğunlukla Facebook ve Twitter’ı kullanırken; 15-30 yaş arasındaki insanlar ise Tik Tok, YouTube ve Instagram’ı kullanmaktadır. Böylece hepimiz, farkında olarak veya olmayarak, yozlaştırıldık.


Tabii, kimse bizi zorla yozlaştırmadı. Biz kendi ellerimizle kendimizi yozlaştırdık aslında. Doğru dürüst konuşamayan, yürüyemeyen, okuma-yazmayı bilmeyen bebeklerimizi ve çocuklarımızı sırf sussun ve bizi rahatsız etmesin diye telefon ve tablet bağımlısı yaptık. Youtube ve oyunları, onlara arkadaş ve ebeveyn yaptık.
“Çocuklarınızı bir Hristiyan’a, ateiste teslim eder misiniz? Ya da bir LGBTİ’ye veya bir katile, bir sapığa verip onlardan çocuğunuzu eğitmesini ister misiniz?” diye bir soru sorsam eminim bana kızar ve “Bunu nasıl yaparım, kendi ellerimle çocuğumu Hristiyan, sapık, eşcinsel, katil, terbiyesiz, ahlaksız, hiçbir edep ve hayâ tanımayan birine nasıl emanet ederim?” dersiniz. “Ben çocuğumu ahlaklı, Kur’an ve Sünnete uygun yaşayan bir birey olarak yetiştirmek istiyorum.” dersiniz.

Üzülerek belirtmek isterim ki kendi ellerimizle çocuklarımızı zehirliyoruz ve yozlaştırıyoruz. Birçok ülkede yasaklanmasına rağmen ülkemiz TikTok kullanımında maalesef ilk sıralarda. Instagram da aynı şekilde… Maalesef sosyal medya uygulamalarını kullanma konusunda ülkemiz üst sıralarda. Belki hemen bunun olumsuz yansımalarını görmeyeceğiz ama inanın 5-10 yıl sonra korkunç gerçekle yüzleşeceğiz, dizlerimizi döveceğiz ama o zaman da iş işten geçmiş olacak.
İnternet ortamında çocuklarımızı bekleyen o kadar çok tehlike var ki… Bizler hep sokağın tehlikelerine karşı önlem alıyoruz ama her nedense internetin, telefonun ve sosyal medya uygulamalarının tehlikelerini, sakıncalarını, kişilik üzerindeki etkilerini göz ardı ediyoruz.
Çocuklarımızın oynadığı sanal oyunlarda cinsellik ve şiddet içerikli, eşcinselliğe özendirici subliminal mesajları görmüyoruz veya göremiyoruz. TikTok’taki akımların insanları ve toplumları nasıl ifsad ettiğini bir bilseydik, inanın çocuklarımızı ve ailelerimizi bu uygulamalardan kesinlikle ivedilikle uzaklaştırırdık. Çoğunluğunu dans, komedi, argo kelimeler ve küfürlerin oluşturduğu bu akımlar, çocuklarımızı cinselliğe ve hayasızlığa teşvik ediyor. En son doğum yapan erkek adıyla bir akım başlatan TikTok uygulaması, maalesef gençlerimizin en çok kullandığı sosyal medya platformu olmuş durumda. Tabi bu da doğal olarak tüm çocuklarımızın ve gençlerimizin ahlaki olarak yozlaştırılmalarına zemin hazırlamaktadır.

Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki şeytan boş insanla uğraşır. Çoğu zaman sırf can sıkıntısından ya da elimizde herhangi bir işimiz yoksa hemen telefona ya da internete bakarız. Onun için hem kendimize hem de çocuklarımıza belli bir plan ve program dâhilinde birtakım uğraşlar ve meşguliyetler edinmenin gerekliliğine inanıyorum. Çocuklarımızla daha fazla ilgilenerek, konuşarak ve onlarla beraber ev içi ve ev dışı faaliyetlerde bulunarak onları internet, telefon, tablet ve sosyal medya uygulamalarından uzak tutabiliriz.
Bizler çocuklarımız için rol-model konumundayız. Yani çocuklar bizleri örnek alıyor. Eğer saatlerce elimizde telefon var ve oyunlar oynuyorsak ya da saatlerce televizyon programları izliyorsak, onlar da bizi örnek alacaktır. Günün belirli saatlerinde televizyonu kapatıp ders çalışmalarını sağlayabilir, hep beraber kitap okuyarak onları güzel etkinliklere teşvik edebiliriz. Özellikle vakit namazlarını beraber kılabiliriz. Bir iki sayfa dahi olsa beraber Kur’an okuyabilir, ev sohbetleri yapabiliriz. Derslerinde onlara yardımcı olabiliriz. Böylece hem kendimizi hem de çocuklarımızı bu muzır illetlerden uzaklaştırmış oluruz.

”Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur.” (Hadis)
Rahmetli Erbakan Hoca, “Bir milletin asıl gücü tankı, topu, tüfeği değil; inançlı ve imanlı gençliğidir” derdi. Bir Çin atasözü der ki: “Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, on yıl sonrası için ağaç dik, yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir.”
Özetle söylemek gerekirse sosyal medya ve internet; çocuklarımızı, gençlerimizi, ailelerimizi ve toplumun genelini yozlaştırmaktadır. En kısa zamanda bunun farkına varmalı ve önlem almalıyız. Yarın çok geç olabilir. 5-10 yıl sonra dinsiz, imansız, çoğu cinsiyet değiştirmiş, hiçbir edep ve ahlak kuralı tanımayan, adeta insanlıktan çıkmış bir toplum hâline dönüşebiliriz. Bunun önüne geçebilmenin tek yolu ise özümüze, değerlerimize dönmek yani hayat kitabımız Kur’an-ı Kerim’e ve Peygamber Efendimizin tertemiz sünnetine sarılmaktan geçer.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?