Afrika Kıtası bağımsız ülkeler ve bazı özerk bölgelerle birlikte yaklaşık olarak 58 devletten oluşmaktadır. Bu devletler de kıta içerisinde beş bölgeye ayrılmıştır. Bu bölgeler emperyalistler tarafından Kuzey Afrika ülkeleri, Doğu Afrika ülkeleri, Batı Afrika ülkeleri, Orta Afrika ülkeleri ve Güney Afrika ülkeleri olarak bölümlendirilmiştir. Çad Cumhuriyeti, Orta Afrika bölge ülkesi olarak Kuzey, Güney, Doğu ve Batı bölgelerinin geçiş güzergâhında yer almaktadır. Denize kıyısının olmayışı ve tarihte diğer bölgelerin kesişim noktasında yer alması nedeniyle Çad halkı tarafından ülke, ‘Afrika’nın kalbi’ olarak adlandırılmaktadır.

Ancak Çad’ı kendi içerisinde önemli kılan büyük bir havzaya sahip olan Çad gölü 1900’lü yılların başında Komşu ülkeler olan Nijer, Nijerya ve Kamerun sınırlarına da dâhil edilerek haritada şekillendirildiğinden dolayı Çad’a Afrika’nın ölü kalbi de denilmiştir. Hâlbuki Çad Cumhuriyeti bile ülke adını bu gölden almıştır. Günümüzde Afrika kıtasının en kalabalık nüfusuna sahip, Atlantik Okyanusuna kıyısı bulunan ve Orta Afrika’daki ticari döngüyü eline almaya çalışan Batı Afrika ülkesi olan Nijerya ‘Afrika’nın kalbi’ unvanını sahiplenmektedir.
Çad Cumhuriyeti, Kuzeyden Libya, Doğudan Sudan, Batıdan Nijer, Nijerya, Kamerun ve Güneyden de Orta Afrika Cumhuriyeti ile çevrilidir. Dünya Bankası verilerine göre 2020 Tahmini Nüfusu 16,4 milyona yaklaşmaktadır. Bu nüfusun %65-70 Müslüman Maliki Mezhebine mensup, %25-30’u Hristiyan Katolik-Protestan, %5 kadarı da yerel dinlerden oluşmaktadır. Ülkenin başkenti Encemine ‘dir. Çad 1.284.000 km2 ile Orta Afrika ülkeleri içerisinde en büyük yüzölçümüne, Tüm Afrika Kıtası ülkeleri içerisinde ise dördüncü büyük yüzölçümüne sahip ülkedir. 48 şehirden oluşan Çad’ın en önemli şehirleri; Encemine, Tibesti- Ennedi, Habeşe (Ebişe), Fada, Moundo, Sarh, Koumra ve Lai’dir. Ülkenin resmi dili Arapça ve Fransızcadır.

Ülke Tarihi
Çad’ın Borkou-Ennedi-Tibesti bölgelerinde bulunan arkeolojik çalışmalara göre yerleşik hayat M.Ö.2000 ve M.Ö.7000 yılına dek dayanmaktadır. Medeniyetlerin kesişme noktası olan Çad’ın bilinen en eski uygarlığı Sao’lara aittir. Ardından Kanim İmparatorluğu kurulmuştur.

Afrika kıtasının en eski yerleşme alanlarından birini teşkil eden Çad Gölü çevresinde ilk devletin 9. yüzyılda kurulduğu bilinmektedir. Kaynaklarda, bölgeye 3. yüzyılda Kuzey Afrika kıyılarından gelen demir kültürünün burada gelişmeye devam ettiği, halkın silah ve savaş malzemesi yapımında ileri düzeyde olduğu belirtilmektedir. 9. yüzyılda Zegāveler tarafından Çad gölünün kuzeyinden Dârfûr’a kadar olan bölgede kurulan Kânim Devleti’ni Seyfiyye hânedanı yönetti. Bu yörenin Nübye, Dârfûr, Kahire ve Trablusgarp’tan gelen kervan yollarının birleştiği yer olması, Kânim’in İslâm dünyasıyla ilişkilerini geliştirmesinde önemli rol oynadı ve 11. yüzyılda zenci kral (mai) Hume Hilmi’nin ihtida etmesiyle Müslümanlık bölgede yayılmaya başladı. Oğlu Dûneme (1100-1140) ülkesinin sınırlarını genişletti, güçlü bir ordu kurdu ve hükümdarlığını kuvvetlendirdi. Abbasî yönetiminden kaçan bir grup Müslümanın Kânim’e gelip yerleşmesi de bölgede İslâmiyet’in yayılmasında etken olmuştur.
16. yüzyılda Çad’ın güneyinde, putperest Kenka kabilesi tarafından Bagirmi Devleti kuruldu.

Bu ülke halkının bir kısmı zamanla Fûlânîler vasıtasıyla Müslüman oldu. 17. ve 18. yüzyıllarda bölgede genişleyerek pek çok kabile ve şehri siyasî sınırlarına dâhil eden Bagirmi Devleti Vedây Sultanlığı ile giriştiği çatışmada gücünü kaybetti ve sonunda onların hâkimiyetine girdi. 16. yüzyılın ortalarında Kânim bölgesine Osmanlılar’ın Fizan’dan gönderdiği göçebe Uled Slimanlar geldilerse de bu asırda bölgenin gerçek hâkimleri Vedâylılar oldu. Vedây, Sudanlı lider Râbih b. Zübeyr zamanında (1878-1900) bölgenin en güçlü devleti haline geldi ve çevrede bulunan birkaç küçük sultanlığı da hâkimiyeti altına aldı. Böylece Çad’ın İslamiyet’le ilk tanışma dönemi 1000’li yıllarda Abbasilerle başlamış, 1600’lü yıllarda Osmanlı’nın temaslarıyla 1900 yılına kadar devam etmiştir.

Fransız İşgal Dönemi
Afrika’nın Avrupalı sömürgeciler tarafından işgale uğradığı dönemde, bugün Çad’ı oluşturan topraklar, 1884-1885 Berlin Konferansı sırasında Fransa’ya tahsis edildi. Fransa 1892’de bölgeyi kolonileştirmeye başladı. Çad Gölü çevresi üzerinde hâkimiyet konusunda Fransız, İngiliz ve Almanlar arasında çatışmalar çıktı. Çad Gölü çevresi 4 Şubat 1894 tarihli bir antlaşmayla aralarında bölüşüldü. Bagirmi Devleti’nin bulunduğu bölge Fransız nüfuz alanı içerisinde kaldı. 21 Mart 1899 tarihinde imzalanan İngiliz-Fransız Mukavelenâmesi’yle Dârfûr İngiliz hâkimiyetine, Çad’ın doğu ve kuzey kısımlarındaki Vedây, Bagirmi, Kânim, Borku, Ennedi ve Tibesti (BET) Fransa’ya bırakıldı.
Fransızlar, çevredeki sultanlıklarla yaptıkları antlaşma ve savaşlarla kısa zamanda bölgeyi kontrolleri altına aldılar. Kendilerine direnen Râbih b. Zübeyr’i ve ardından oğlu Fadlallah’ı öldürerek hâkimiyetlerini genişlettiler. Kendilerine karşı direnen Arapları, Tuaregleri, Uled Slimanları ve Senûsîleri yendiler.

Fransız Emperyalizmi
Fransızların Çad’ı işgaliyle birlikte bu ülkede bir kara dönem, bir vahşet dönemi başlamış, çok sayıda cami ve medrese Fransızlar tarafından yıkılmıştır. İslami eğitimin tamamen yasaklandığı Çad’da bütün dini cemiyetler de işgal güçleri tarafından kapatılmıştır. Çok sayıda ilim adamının işkenceyle öldürüldüğü bu dönem içerisinde, Müslüman kadınlar rencide edilmiş, yüzlerce insan Fransız zulmünden kurtulmak için çeşitli yerlere göç etmek zorunda kalmıştır. Fransızların Müslüman ilim adamlarını ve dinlerine bağlı Müslümanları yok etme girişimindeki amacı Çadlılara dinlerini öğretecek, İslâm’ı hakkıyla bilen tek bir kişiyi dahi hayatta bırakmamak, Müslümanları dinlerinden habersiz bir hale getirdikten sonra onları ya Hristiyanlaştırmak ya da eski putperest âdetlerine geri dönmelerini sağlamaktı. Bu amaçla, Çad’ın güneyinde yaşayan putperestlerle işbirliği yapmış, izledikleri siyasi ve ekonomik politikalarında Müslümanları daima ikinci plana atmışlardır. Bütün bu olanlar, ülkedeki ekonomik dengenin Müslümanların aleyhine bozulmasına neden olmuş, mevcut istikrarsız durum sonraki yıllarda da katlanarak artmıştır.

1944 yılına gelindiğinde, Çad’a Fransa’ya bağlı bir deniz aşırı ülke statüsü verilmiştir. Bahse konu durum, Çad’a kısmi özerklik verilmesi anlamı taşıyordu. Ancak dışişlerinde Fransız denetimi devam edecekti. 1947’de Fransa’nın denetiminde ilk genel seçim yapıldı. Seçim sonrasında oluşturulan parlamentoya seçilenlerin büyük çoğunluğu Fransa yanlılarıydı. 1947’de seçim yapılmasına rağmen Çadlılar ilk hükümetlerini ancak on yıl sonra yani 1957’de kurabilmişlerdir. Söz konusu hükümetin başına da Batı Hindistan’dan gelerek Çad’a yerleşmiş olan ve Fransa’ya bağlılığıyla bilinen Gabriel Lisette getirilmişti. Onun hükümetinde görev alanlar da hep Fransa’ya yakınlıklarıyla bilinen, Fransa’nın çıkarlarını gözeteceklerine kesin gözüyle bakılan kimselerdi. Yani Fransa’nın çıkarlarını koruma görevi artık Çadlılara verilmişti. Aynı yıl yine Gabriel Lisette tarafından Çad İlerleme Partisi adlı bir parti kuruldu.

1958’de Fransa devlet başkanı General de Gaulle Batı Afrika’daki Fransız kolonilerinden tam bağımsızlık ya da içişlerinde bağımsız olup dışişlerinde Fransa’ya bağlı kalma durumlarından birini seçmelerini istedi. Çad’daki Fransız yanlısı hükümet göstermelik bir referandum sonrasında halkın ikinci şıkkı seçtiğini ileri sürerek dışişlerinde Fransa’ya bağlı kalma kararı aldı. Mayıs 1959’da gerçekleştirilen seçimler sonrasında Çad İlerleme Partisi parlamentoda çoğunluğu elde etti ve ardından François Tombalbaye’nin başbakan, yukarıda sözü edilen Gabriel Lisette’in de başbakan yardımcısı olduğu bir hükümet kuruldu. Ancak arkasından gelen siyasi kargaşa dolayısıyla 11 Ağustos 1960’ta Çad’a tam bağımsızlık verildi. Sözde tam bağımsızlık verilmiş olsa da ilan edilen Çad Cumhuriyeti hâlihazırda da Fransa’nın sömürgesi olmaktan kurtulamadı.

Bağımsızlıktan Günümüze Fransız Sömürgesi
11 Ağustos 1960 tarihinde bağımsızlığını kazanan ülkenin ilk devlet başkanı Çad İlerici Partisi’nin başkanı PPT’nin lideri François Tombalbaye olmuştur. Tek parti rejiminden rahatsız olan Müslümanlar iki yıl sonra ayaklanmış ve ülkede iç savaş çıkmıştır. Diktatör Tombalbaye 1975 yılında tahttan indirilip öldürülmüştür. 1979’da isyancılar başkenti ele geçirince ülkede istikrar yeniden bozulmuştur. Bu dönemde Fransızların ülkedeki varlığı da tehlikeye düşmüş, ek olarak bir de Libya ordusu Çad’ı işgal girişiminde bulunmuş, Libya – Çad savaşı başlamıştır.

Fransız destekli Hissène Habré’nin seçilmesi, Libya ordusunun ülkeden çıkarılmasını sağlamışsa da, Habre’nin diktatörlüğünde en az 40.000 kişi katledilmiştir. Habre’nin generali İdris Debi’nin 1990 yılında diktatörü devirmesiyle bugüne gelinmiştir. İdris Debi, Mart 1991’de bir geçiş hükümeti oluşturdu ve bu hükümet hâlen işbaşındadır. 2001, 2005 ve 2006 yıllarında düzenlenen başkanlık seçimlerini kazanan Debi ülkenin tekrar iç savaşa sürüklenmesine engel olamamıştır.

İdris Debi’yi seçimler öncesinde muhaliflerine baskı yapmakla suçlayan Çad Değişim ve Uyum Cephesi (FACT-Le Front pour l’Alternance et la Concorde au Tchad), seçim günü 11 Nisan’da İdris Debi’ye karşı bir isyan başlattı. FACT militanları, Libya’nın güneyindeki Cufra kentinden 12 Nisan 2021 günü Çad’ın kuzeyindeki Tibesti bölgesine, daha sonra da başkent Encemine’ye 400 km uzaklıktaki Kanem bölgesine girdi. Çad’ın Libya sınırına yakın olan kuzey Tibesti bölgesinin bağımsızlığını ilan etti.
Çad’ın önemli isyancı örgütlerinden Direniş Güçleri Birliği (UFR) ve Demokrasi ve Kalkınma için Güçler Birliği (UFDD) dâhil olmak üzere bazı isyancı gruplar FACT’a desteklerini kamuoyuna açıkladılar. Çad ordusu çıkan çatışmalarda 300 FACT mensubu isyancıyı öldürdüğünü açıkladı.
İdris Debi’nin 11 Nisan seçimlerinde yüzde 79,3 oy alarak 6.cı kez cumhurbaşkanı olduğunun açıklandığının ertesi günü, 20.04.2021 tarihinde Kanem eyaletinde FACT isyancıları ile savaşan askerleri ziyaret ettiği sırada Debi’nin yaralanarak öldüğü duyuruldu. Ancak nasıl öldüğü konusu muğlak kaldı. Ölümünün hemen ardından, anayasaya aykırı olarak oğlu General Mahamat Debi’nin bir Askeri Geçiş Konseyi’ni kurup yönetime el koyması bir darbe olarak algılandı ve Debi’nin ölümünü şüpheli hale getirdi. Ölümün şüpheli karşılanmasının sebebi, İdris Debi’nin 10 Nisan 2020’de devlet televizyonundan yayınlanan konuşmasında, ordunun Sahel bölgesindeki ve Çad Gölü Havzası’ndaki militanlarla mücadeleye odaklanmayacağını ve ülkesinin sınırları dışındaki askeri operasyonlara katılmayı durduracağını söylemiş olmasıydı. Fransız Sahel stratejisini sekteye uğratacak bu çekilme niyeti sebebiyle Debi’nin tasfiye edilmiş olabileceği ve Sahel operasyonuna devam edecek bir askeri yönetimin işbaşına getirilmiş olabileceği de düşünülüyor.
Çad’da Sosyo-Ekonomik Hayat
Çad Cumhuriyeti, en az gelişmiş ülkelerden biridir. Dünya Fakirlik sıralamasında 5. Sırada gelmektedir(2020). Ülke, altın, uranyum ve petrol madenleri bakımından zengindir. Ancak ülkedeki altın, uranyum ve petrol tamamen Fransa’nın kontrolünde bulunmaktadır.
Çad nüfusunun %85’inin geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Canlı hayvan, pamuk, susam ve Arap sakızı önemli ihracat ürünlerindendir. Ancak özellikle Pamuk üretimi Fransızların fabrikalarında işlenmekte ve sadece Fransa’ya satılmaktadır. Öyle ki yerli alıcılar fabrikadaki Pamuğu almaya kalktıklarında fabrikanın cevabı bunların ücreti çoktan ödendi olmaktadır. Türkiye, Çad’dan Susam ithal etmektedir.
Çad’da insanlar başını alabildiğine açlığa ve yokluğa muhtaç bırakılmış vaziyettedir. Öyle ki başkent cadde ve pazarlarında çocuklar kap ve tasları boyunlarında bir lokma ekmek dahi olsa dilenmekteydi. Türkiye büyükelçisinin ifadesine göre Çad’daki ihtiyaç sahipleri günde bir öğün yiyecekle yaşamı idame ederler. Bu bir öğünde de çoğunlukla ufak ekmek parçası ve su ile karınlarını doyurmaktadırlar. Bu durum hafızlık öğrencileri içinde geçerlidir. Hafızlık yapan öğrenciler bir yandan da günlük yiyeceklerini dilenerek hafızlıklarını tamamlamaktadır.
Çad’da çoğu bölgeler geri bırakılmışlıktan dolayı ilkel yaşam sürmekte bazı bölgeler de yüzyıl geriden gelmektedir. Ancak modern dünyaya ait sadece Total (benzin), Toyota arabalar, cola ve bazı android telefonlar bulunmaktadır. Geri kalan hayat ise çok zorlu şartlarda devam etmektedir.
Çad’ın kendine ait para birimi veya basımı yoktur. Orta Afrika bölgesinde bulunan 8 ülke Fransa’nın Orta Afrika Frangı diye bastığı parayı kullanmaktadırlar. Öyle ki Batı Afrika’daki 14 ülke de Batı Afrika Frangını kullanırlar. İki para arasında da kur farkı bulunmaktadır. Böylelikle Fransa kendi bastığı paranın ülkeler arası alışverişte ve gerek ülke içi alışverişlerde haracını almaktadır. Küresel hayat pahalılığı orada da kendisini göstermekteydi. Mevcut yokluğa rağmen alışverişlerin fiyatları Türkiye’den daha pahalıydı.
Buna rağmen birçok Afrika ülkesine göre Çad halkı daha fazla çalışkan ve üretken bir yapıdadır. Hemen hemen Çadlıların hepsi tavuk, civciv, küçükbaş ya da büyükbaş hayvan beslemektedir. Küçük bir bahçesi olan bahçeyi ekip biçmektedirler. Göl ve nehirlerden çıkardıkları kumlarla, briket ve tuğla yapmaktadırlar. Yaptıklarını hem satmada hem de kendi evlerini inşa etmede kullanmaktadırlar. Bu sebeple diğer Afrika ülkelerine oranla çadır kamplar neredeyse bulunmamaktaydı. Yine elinde az bir unu olan varsa yağda kızartıp lokma tatlısı yaparak tepsi üzerinde satış yapmaktalardı. Muz, mango, karpuz, ananas, baharat gibi kendi üretimlerini pazarda, yol kenarında sıkça bulmak mümkündü. Tekstil başkentte geliştirdikleri bir sektör halindeydi.
Çad’da Eğitim
Çad’da hemen hemen her bölgede ilk, orta ve lise eğitimi yapılmasına müsait alanlar oluşturulmuş, başkentte Encemine Üniversitesi kurulmuştur. Okullardaki eğitim dili Fransızca yapılmaktadır. Birçok köyde 30-40 metrekarelik cami ve kiliseler mevcuttur. Müslüman çocukların ilk eğitimleri camilerde Kur’an-ı Kerim, akaid, hadis, fıkıh gibi dinî konularla başlamaktadır. Daha sonra bu eğitimlerini cami de tamamlamak isteyenler hafızlık camilerinde yatıp kalkarak hafızlık yapmaktadırlar. Bu sırada yılda sadece ramazan ve kurban bayramı olmak üzere iki kez ailelerinin yanına gitmektedirler. Camideki hafızlık sistemi Afrika’ya has luh yöntemi ile yapılmaktadır. Luh (Tahta levha) üzerine hoca gözetiminde, Kur’an-ı Kerim’i yüzünden yazma ve sonra ezberleme yöntemidir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’i okuma-yazma ve ezberleme en üst düzeyde gelişmektedir.
Türkiye – Çad İlişkileri
Türkiye Cumhuriyet dönemi, Çad ile siyasi ilişkiler, 1969’da Nijerya’daki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nin Çad’a akredite olmasıyla devam etmektedir. Son dönemde Çad ile ikili ilişkilerde önemli mesafeler alınmıştır. Yapılan ziyaretler neticesinde çeşitli anlaşmalar imzalanmıştır. 1 Mart 2013 tarihinde Encemine Büyükelçiliğimiz faaliyete geçmiştir. 2015 yılında “Türkiye-Çad Karma Ekonomik Komisyonu Birinci Dönem Toplantısı” Ankara’da yapılmıştır. 12 Aralık 2013 tarihinde Türk Hava Yolları, İstanbul ile Encemine arasında doğrudan seferlere başlamıştır. Türkiye’de okuyan Çadlı öğrencilere her sene devlet bursu verilmektedir.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?