Nureddin Yıldız:

Bugün yapılan bütün tenkitlere rağmen rahmetle yâd edeceğimiz en önemli isimlerden biri Seyyid Kutub’dur. Herkesin evine kapanmaya çalıştığı bir zamanda “Gelecek İslam’ındır” diye bir kitap yazmıştır Bu kitap her facia haberi geldikten sonra bir daha okunması gereken muhteşem bir kitaptır. Öyle basit bir miting konuşması da değildir. Gerçekten tetkik edip hassas bir gözle okuyan herkesin takdir edeceği bir kitaptır. Daha 1960’lı yıllarda Seyyid Kutup, “Evet, mevcut görüntüye aldanmaya gerek yok, gerçekten Allah galiptir ve İslam da galip gelecektir” diyerek bu çalışmayı yapmıştır. Şöyle otobüse binip Ankara’ya gidinceye kadar 3 saatte şeker gibi okunacak, kenarına notlar düşülecek, müellifine rahmetler okunacak bir kitaptır.

Seyyid Kutub’un bütün tenkit edilen yönlerine rağmen Allah ona delalet etti, ilham etti ve Seyyid Kutub bu perspektifi Müslümanların önüne koydu. Seyyid Kutub, “Gelecek İslam’ındır, endişe etmeyin” dedi. Gelecek İslam’ın olsun deyip bu uğurda da başını veren bir adam olduğu için Seyyid Kutub’u rahmetle anıyorum. Allah tıpkı bir sarık uğruna, dini uğruna canını veren İskilipli Atıf Hoca gibi ona da rahmet eylesin. Onunla beraber şehit edilenlere ve Ümmet-i Muhammed’in bütün yiğitlerine Allah rahmet eylesin.

 

İhsan Şenocak:

Seyyid Kutub, Allah yolunda mücadele etmiş, kâfirden özür dilememiş ve sonunda o yolda başını vermiş birisidir. Elbette fakih veya muhaddis değildir. Hataları veya eksiklikleri olmuştur. Bu gayet doğaldır, neticede insandır. Seyyid Kutub Kur’ân-ı Kerim’in gölgesinde Allah’ın (c.c) ayetlerini nasıl anlayabiliriz, bunun derdinde olmuş bir mümin ve bir Müslümandır.

 

Yasin Aktay:

Elli yıl önce, düşündüklerinden ve duruşundan dolayı yargılanıp idama mahkûm edildiğinde, Kutub’un önüne, yaşamak için yaptıklarından ve söylediklerinden dolayı özür dileme karşılığında affedilme seçeneği sunulmuştu. Bu seçeneği hiç tereddütsüz reddetmiş ve “Bir münafıktan özür dilenemeyeceğini” ilan etmişti. O yıllarda “Ahî ente hurrun…” yani “Kardeşim, zindanların ardında da olsan, özgürsün / Kardeşim, bu parmaklıkların ardında da olsan özgürsün / Allah’a tutunmuşsan / Ne yapabilir sana, kulun hileleri, tuzakları?” diyerek siyasetinin, davasının bu dünyayla sınırlı olmadığını, Allah’a ve sadece Allah’a kullukla ilgili olmak dolayısıyla hiçbir zaman ye’se, karamsarlığa yer bırakmadığını haykırıyordu.

 

Ahmet Varol:

Seyyid Kutub, 20. yüzyılın en büyük ve önemli düşünürlerinden biridir. O, inancı uğruna tüm sıkıntı ve güçlüklere göğüs geren, hatta bu yolda canını vermekten dahi çekinmeyen, düşünceleriyle, yaşantısıyla çevresine ışık saçan önder bir şahsiyettir.

Seyyid Kutub’un fikirleri İslâm dünyasının her tarafında yetişen nesil üzerinde ciddi şekilde etkili olmuştur. O, şehadetiyle aynı zamanda ümmetin genç neslinin dirilişine, kendine gelmesine ve tevhid anlayışını hayatına yansıtmasına vesile olmuştur. 

Yüce Allah’tan ona rahmet ve mağfiret diliyor, şehadetini en güzel kabulle kabul etmesini temenni ediyoruz. 

 

Muhammed Emin Yıldırım:

“Yoldaki İşaretler” isimli muhalled eseri yazarak, bizlerin yürüdüğü yollara işaret taşları koyan büyük İslam âlimi Seyyid Kutub’u örnek verebiliriz. Bir insan düşünün ki sadece 61 yıl yaşasın, ama bu 61 yıla binlerce güzelliği sıkıştırsın ve kendinden sonra gelenlere yüce bir miras bırakıp gitsin. Söyler misiniz, böyle bir ömrün sahibi sizce sadece 61 yıl mı yaşamıştır? Hayır! Seyyid Kutub 1906 yılında doğmuş, 29 Ağustos 1966 yılında da idam edilmiştir. Yani idam edildiği zaman Seyyid Kutub 61 yaşındadır. Şimdi bana Seyyid Kutub’un kaç yaşında olduğunu sorsanız ben “101 yaşındadır” derim. Çünkü o ölmedi, Allah yolunda öldürüldü; o yolda öldürülenlere ölü denmemesini bizden isteyen bizzat Kur’an’ın kendisidir.

 

Abdullah Yıldız:

29 Ağustos 1966 tarihinde idam edilen Şehid Seyyid Kutub’a, yaptığı çalışmaların ve yazdığı kitapların hepsinden pişmanlık duyup zamanın firavunu Nasır’dan özür dilemesi halinde affedileceği bildirilince, işte bu tarihi cevabı vermişti:

“Namazda şehadet için kalkan bu parmaklarım, tağutun hükmünü onaylamak için bir tek harf bile yazmayacaktır!”

Şehid Seyyid Kutub üstada selâm olsun!

 

Ahmed Matar:

Necmettin Erbakan Seyyid Kutub ile Nasıl Tanıştı?

Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın önde gelen isimlerinden olan Siyasi ve İktisadi Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Ahmed Matar, Milli Görüş’ün merhum Lideri Necmettin Erbakan Hoca’nın Seyyid Kutup ile nasıl tanıştığını yazdı. Ahmed Matar sosyal medyadan şöyle yazdı:

“50 sene önce Türkiyeli Mühendis Necmettin Erbakan Almanya’da, sokaklarda kutlamalar yapıldığını görünce sebebini sordu, “Mısır’da bir teröristin idam edilmesine seviniyorlar” cevabını alınca kim olduğunu sordu, kendisine o kişinin Seyyid Kutub olduğu söylediler. Bunun üzerine Erbakan, Seyyid Kutub’u araştırmaya koyuldu, kitaplarını okudu ve onun hakkında bilgi topladı. Seyyid Kutub’un, Erbakan’ı etkilemiş olması gerekir ki Erbakan yeni bir fikir inşa etmeye başladı. Bu sayede Erbakan ile Türkiye’de İslami Hareket başladı.”

 

Kendi Sözleriyle Seyyid Kutub:

“Eğer Allah kanunu ile mahkûm edilmişsem ben Hakk’ın hükmüne razıyım. Eğer batıl kanunlarla mahkûm olmuşsam ondan çok daha üstün bir düşünceye sahip olduğum için batıldan ve münafıklardan merhamet dilemem. Allah’a şükürler olsun ki on beş sene cihad ettikten sonra bu mertebeye ulaştım. Ben Allah yolunda yaptığım iş için asla özür dilemem. Namazda Allah’ın birliğine şehadet eden parmağım asla bir tağutun hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır!”

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?