Büyük adamların hayat hikayeleri hep merak konusu olur… Aile hayatları, davalarına sadakatleri, günlük hayattaki hal hareketleri ve tavırları zihinlerde hep merak uyandırır.
Hasan el-Benna Mısır başta olmak üzere dünya gündemine oturan, söz ve kaleminden dökülenlerden daha çok yaptıklarıyla ve düşünceleriyle adından söz ettiren, yirminci asrın ender şahsiyetlerinden biridir. Dünyalık her ne çıkar varsa hepsini elinin tersiyle itmiş, yalnızca inandığı davaya tenezzül etmiştir. Mısır’ın iç ve dış siyasetinin gündemini etkileyen; bugün dahi Ortadoğu’ya haritalar üzerinde, uzaktan kumandalarla şekil vermek istendiğinde asla göz ardı edilmeyecek bir faktör ve ihmal edilmeyecek bir karakterdir. Yetiştirdiği ümmet evlatları bugün dünyanın dört bir yanında muhteşem kahramanlıklar sergilemekte, düzenli ordular kurmakta, devletler yönetmekte olup kafirlere en büyük kâbusları yaşatmaktadırlar.
Bugün yeryüzünde ümmete cihad, sosyal hayat, eğitim ve daha sayamadığımız birçok sahada en fazla fert yetiştiren ve en düzenli örgüt biçimine sahip olan cemaat Müslüman Kardeşler’dir. “Şahıslara değil ilkelere bağlılık” sloganıyla Hasan el-Benna ile yolculuğuna başlamış; bugün 90 yılı aşkın deneyimi ve geçmişiyle haksız yere hapiste olan dokuzuncu genel mürşidinin önderliğinde ilk günkü aşk ve heyecanla yolunu sürdürmektedir.
Söz biter, kalemin mürekkebi tükenir; yine de ümmetin tarihine damga vurmuş bir önderin ve hayatı yaptıklarına nazaran bihakkın anlatılamaz. Ömer Tilmisânî de bu kanaatte olmasına rağmen Hasan el-Benna’nın fikirleriyle nasıl bir canlı model olduğunu, kendisi ile tanıştığı günden başlayarak öldürüldüğü zamana kadar, kaleme aldığı bu anılarıyla bizlere aktarıyor. Kitapta yer alan bilgiler, el-Benna gibi güzide ve büyük bir dava adamının hayatıyla ilgili bazı ayrıntılara ışık tutmaktadır. Dava arkadaşlarıyla olan muhabbetinden ve samimiyetinden Mısır siyasetinde rol oynayan emperyalistlerle ve onların yerli kuklaları olan kitlelerle nasıl bir diyaloğa girdiğine değin birçok detayı bulacaksınız.
Bu hatırat kitabı, biyografik bir yazıdan farklı olarak, Hasan el-Benna’yla alakalı sosyal ve bireysel bütün yönlerini ikinci bir insanın ağzından dinlememizi sağlıyor. Günahsız bir insan olmadığını, kendisini davasına adayan bir insan olduğunu sayfalarda ilerledikçe siz de anlayacaksınız. Onun da sinirlendiğini, bazen kızdığını, istişare edip kararlar aldığını, çoluk çocuğa karıştığını, onların geçimini sağlamak için didindiğini, davasıyla günlük hayatı arasındaki dengeyi yakalamaya çalıştığını bir bir okuyacaksınız. Okuduklarımız size bir şuur aşılayacak; aynısını biz de neden yapmayalım ki düşüncesine kapılacaksınız.
Bunlar nadir anılar… muhteşem bir öğretmenin, toplumu ıslah eden, aileyi önemseyen, ferdin toplumdaki konumunun farkına varmasını önemseyen bir önderin anıları…
Kitapta ayrıca, Hasan el-Benna ve kurduğu Müslüman Kardeşler cemaatine yöneltilen bazı ithamları ve onlara yapılan reddiyeleri bulacaksınız. Bir hatırat olmasına rağmen birçok faydalı bilgiyi içinde topluyor.
Tilmisânî, eseri için seçtiği yazı üslubunun ve dilinin zayıflığını kendisi itiraf ederek eserin edebi bir gaye gütmediğini; mürşidine yalnızca bir şükran ve vefa borcu olduğunu aktararak amacını beyan edip, bir bakıma kitaba yapılacak eleştirilerin önüne geçmektedir. Buradan hareketle diyebiliriz ki kütüphanenizdeki İhvan-ı Müslimin hareketine dair rafta bulunması gereken nadide bir kitaptır.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?