Esselâmualeyküm kurban kardeşim,
Davet Mektebi’nin yeni bir sayısı daha elinize geçmiştir. Yeni sayımız mübarek olsun… Yeni bir Bayramı teneffüs ediyoruz. Kurban Bayramı… Hacılar bayramı… Hacca gidişin, arınmanın, temizlenmenin, masivaya ‘lâ’ demenin bayramı… Dünyaya, makama, mevkiye, paraya, mala, şöhrete ‘lâ’ diyerek bunu bayrama çeviren İslâm’dan başka bir medeniyet var mıdır? Bu bayramda İsmailî duruşun hepimizin yüreğine işlemesini diliyoruz. İbrahimî bir edayla, tam teslim olmuş sadık bir tavırla Rabbimize yaklaşmanın yollarını elbette bulmaya çalışıyoruz.
Rabbimize ulaşmak için kullanabileceğimiz milyonlarca yol vardır. Bizler bu kadar yol arasında en güzel ve sahih yolu takip ederek bir yolculuk sürebiliriz. Kurbanı biraz da ölümün bir şekli olarak düşünmek gerekiyor. Allah’a ulaşmanın bir şekli… Kesilen kurbanların etlerinin ve kanlarının Rabbimize varmayacağı bir gerçektir. Öyleyse ona varacak olan asıl şey, bizim takvamız, duruşumuz, edamız ve tavırlarımızdır. Bu tavırları en ideal şekle getirip kutsal bir yolculuğa girmenin çabası içindeyiz. Kimi tefekkürle, kimi sürünerek, kimi hastalanarak, kimi mutlu olarak, kimi de ağlayarak Allah’ın çizmiş olduğu en sahih mutluluk dünyasının kapılarını aralayabilir.
Ağustos ayında Hz. Ebubekir, Şehit Seyyid Kutup ve Zeynep Gazâlî gibi sahih yolculuklara çıktıklarına inandığımız güzel insanlar Rablerine kavuştular. Bu yolculuk onlara mübarek olsun… Süveyş kanalının açılmasından bir asırdan fazla bir zaman geçti. Kanalın açılmasıyla değişen dünya lojistik hatları, bugün hâlâ İslâm coğrafyasından geçmeye devam ediyor. Ama perişan olmuş bir coğrafyamız önümüzde duruyor.
Malazgirt Savaşından beri Anadolu’yu yurt edinmeye çalışan Müslümanlar, buradaki jeopolitik hassas dengelerin tam da merkezinde duruyor. ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere kapitalist dünya, Anadolu’dan Müslüman izlerini silmeye çalışıyor. Anadolu; insanı ve yöneticileriyle buna direnmeye çalışıyor. Bir taraftan G20’nin içindeyken bir taraftan NATO, bir taraftan da BM’de kendine yer edinmeye çalışıyor. Ayrıca Kafkas ve Türk dünyasıyla kurmuş olduğu paktlar ile kendi coğrafyasında var oluş mücadelesi veriyor. Son zamanlarda S400’lerin alınması da bu tutunuş çabasının bir neticesidir. Anadolu insanı, içerden ve dışarıdan yapılan bütün saldırılara karşı Türkçe ve Müslümanca bir tavırla tavrını sürdürmeye devam ediyor.
Tarihte yine bir Ağustos ayında Şapka Kanunu çıkarılarak Müslüman mahallesinde salyangoz satılmıştır. Ancak başarıya ulaşamamıştır. Lâkin Anadolu tefekkürünü derinden etkileyen birçok değişim ve kanun maddesi çıkarılmış, çoğunda maalesef başarılı olunmuştur. Japonya’ya atom bombalarının atılması da bu aya denk gelmiştir. Japon aklı modern zamanların en ağır saldırısı neticesinde yok olma tehlikesiyle karşılaşmıştır. Ancak bugün Japonya bir gelenek-kültür-töre-ilke coğrafyası olma yolunda çok önemli mesafeler almış önemli bir ada ülkedir. Bu ülke, sorunlarımızdan çıkış için bize örnek olabilir. Ve Kudüs… Azgın Yahudiler Ağustos 1969’da Mescid-i Aksâ’yı işgal edip yakmışlardı. O günden beri acımız kanayarak devam ediyor…
Kıymetli kardeşim! Davet Mektebi’nin önümüzdeki Eylül sayısının dosya konusu MEDYADA CİHAT olarak belirlenmiştir. Bugün sosyal medya başta olmak üzere artık asırlık genlerini kaybetmek üzere olan bir medya tipiyle karşı karşıyayız. Alternatif bir medya üretme ya da medyayı kendi yaklaşımlarımız çerçevesinde araçsallaştırma hususunda yeni bir tefekküre ihtiyacımız vardır. Dosya konumuzla ilgili sizlerden özgün yazılar, güzel makale ve denemeler yanında öyküler, şiirler ve karikatürler beklerken her yaşadığımız yeni günün ‘kurban’ımıza vesile olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ederiz.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?