“Ey İnananlar! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye, size sayılı günlerde farz kılındı.” (Bakara, 183) Şüphesiz ki Ramazan mektebinde elde edeceğimiz çok azık vardır. Bu ayda şeytanlar bağlanmış, cennetin kapıları açılmış, cehennemin kapıları kapanmıştır.

Bu mektepte elde edeceğiniz ilk azığa Rabbimiz şöyle işaret ediyor. “Umulur ki sakınırsınız” Umulur ki O’ndan korkar, O’nun emir ve yasaklarına uyarsınız. Umulur ki takva sahibi olursunuz.

Takva: İlk azığımız takvadır ve takva her türlü kötülükten koruyan bir elbisedir. Hz. Ömer’e (r.a) “Takva nedir?” diye soruldu. O “Takva, dikenlerin arasında elbiseni toplayarak yürümektir.” diye cevap verdi.

Takva, Allah’ın hudutlarını aşmaktan korkmak, haram şüphesi bulunan şeylerden bile uzak durmaktır. Takva azığını en çok elde ettiğimiz mevsimdir Ramazan. Allah bu ayı hayırlarla doldurmuştur. Akıllı kimse bu hayırları toplayabilendir:

“Umulur ki şükredersiniz.” (Bakara, 185) İkinci azığımız şükürdür. Hak ve batılı ayıran Furkan’ı (Kur’ân) indirdiği için şükür, bizi mübarek Ramazana ulaştırdığı için şükür, dinimizi kolay kıldığı için şükür, bizi hidayete erdirdiği için şükür. İslâm nimetine hamdolsun. Nimet olarak İslâm yeter.

“Kullarım sana beni sorduklarında bilsinler ki şüphesiz ben yakınım, bana dua ettiğinde duacının dileğine karşılık veririm.” (Bakara, 186) Duanın özellikle oruç ayetlerinde zikredilmesi çok manidardır. Dua etmeyi unutmuş kalpler, bu en kolay ve muhteşem ibadeti yeniden hatırlar sanki Ramazanda.

Bu mübarek ayda, mübarek vakitlerde duaya, Allah’a yalvarmaya ne kadar da muhtacız. Rabbimizin merhametine ne kadar da muhtacız. Bu Ramazanda karar verelim. Kur’ân’dan ve nebevî sünnetten dualarla yapalım dualarımızı. Rezzak olan O, mülkün sahibi O. “…Umur ki doğru yolu bulurlar.” (Bakara, 186)

Rüşd: Oruçtan almamız gereken diğer bir azık olan rüşd, olgunluk demektir. Sağlam karar verebilme olgunluğudur. Ey müminler! Siz artık bu ayda olgunluğa erdiniz, çok azık biriktirdiniz. Artık Allah ‘a isyan etmeyin ve terk ettiğiniz günahlara dönmeyin. Birlik ve beraberlik vakti… Büyük hedeflere ulaşma vakti…

 Sabır… Oruç tahammüle ve sabra alıştırır. “Hiçbiriniz (bilhassa) oruçlu olduğu gün, çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri, kendisine söver veya çatarsa; ‘Ben oruçluyum’ desin.”1

Açlığa sabır, ibadete ve itaate sabır, nizâya sabır. Ramazanda sabır, Ramazandan sonra da sabır. Sabır, sabır ve sabır… “Oruç esnasında mide açken ruh yücelir, kalp parıldar.” (Mustafa Meşhur) Ruhun yücelmişken, Rabbe böylesine yaklaşmışken, ağızdan çıkacak birkaç kötü söz, hoş olmayan hal ve hareketle orucu zayi etmenin ne anlamı var?

Murakabe: Kutsi bir hadiste aziz ve celil olan Allah “İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim”2 buyurmuştur. İşte oruç bu yönüyle de diğer ibadetlerden ayrılıyor. Diğer ibadetler insanların gözü önünde yapılır, ama oruç kul ile Allah arasındaki bir sırdır (Mustafa Meşhur). Bu yüzden Allah “Onun mükâfatını bizzat ben vereceğim” buyuruyor. Kişi isterse kimsenin görmediği bir yerde yiyip içebilecekken Allah korkusundan yapmaz, Rabbinden hayâ eder. Nefsi arzu ve isteklerini yalnızca O’nun için terk eder.

Oruçtan elde edeceğimiz daha birçok azık, Ramazan mektebinden öğreneceğimiz daha birçok şey vardır. Şöyle bir kaide vardır: Amelin kabul alâmeti onun devamlılığıdır. Öyleyse Ramazan mektebinden kazançlı çıkanlar, azıklarını alıp Ramazandan sonra da yola devam edenler ve Ramazan şuurunu tüm hayatına yayanlardır.

Kaynakça

1) Buhârî, Savm, 9. 2) Buhârî, Savm, 9; Müslim, Sıyâm, 163.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?