Peygamberimiz (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde kendisi de dâhil olmak üzere insanoğlundan hiç kimsenin amelleriyle ve ibadetleriyle cennete giremeyeceğini bizlere şöyle bildiriyor: “(İşlerinizde) orta yolu tutunuz, dosdoğru olunuz. Biliniz ki, hiçbiriniz ameli sâyesinde kurtuluşa eremez.” “Sen de mi kurtulamazsın, ey Allah’ın elçisi?” “Evet, ben de kurtulamam. Şu kadar var ki Allah rahmet ve keremi ile beni bağışlamış olursa, o başka! (Müslim)

Demek oluyor ki insanları cennete iletecek tek şey Allah’ın rahmetidir. O, kendileri için hazırladığı cennete kullarının girmesini murat eder. Bunun için de bazı vesileler sunar biz aciz kullarına. Evet, hiç kimse amelleriyle ya da ettiği ibadetlerle cennete giremeyecek ancak niyetlerimizin samimiyetini ortaya koymamızın yolu Allah’ın işlememizi istediği amellerle ibadetlerden geçiyor yine.
Allah bazı zamanları ve mekânları sevap bakımından daha üstün kılmıştır ki kulları O’nun rahmetinden bol bol feyizlensin. Bereketin, rahmetin ve lütfun oluk oluk aktığı, içerisinde yapılan ibadetlerin ve amellerin sevabını kimsenin tahayyül edemeyeceği mübarek aylara girmiş bulunuyoruz. Bizleri bu günlere eriştiren Allah’a hamdolsun.
Mademki Allah bu aylara farklı bir önem atfetmiş ve Allah Resulü de (s.a.s.) bu mevsimde ibadetlere daha çok sarılmış, o halde Allah’ın bereketli kıldığı ve her sene yalnızca bir defa gelen bu mevsime yoğunlaşıp ehemmiyet verelim. Allah’ın rahmetine layık kul olabilmek, dolayısıyla cennetine girebilmek için değişmemiz şart. Kastettiğimiz manevi değişimin en elverişli zamanı da üç aylardır. Gelin bu ayda kolları sıvayalım ve şu amellere hep birlikte dört elle sarılalım:

Tefekkür ve tedebbür ile Kur’an okumalarımızı arttıralım,
Nafile namazlarımıza, özellikle de Rabbimizle baş başa kaldığımız teheccüde daha fazla zaman ayıralım,
Sıla-i rahimde bulunalım (telefon aramasıyla olsa bile),
Müslümanlarla Kur’an ve hadisleri ders yaptığımız sohbet meclislerinde daha çok zaman geçirelim (Üç ayları daha verimli geçirmek için bu mevsime özel topluluklar oluşturulabilir),
Pazartesi-Perşembe ve eyyâm-ı bîd yani ay takviminin ortasındaki üç günde nafile oruç tutalım,
Allah’ın bize verdiğinden bizler de bol bol ve çekinmeden sadaka verelim.
Bilemiyoruz, bir sene daha yaşar da bu aylara erişme fırsatı elimize geçer mi! Allah bize lütfetti ve bizi bu seneye ulaştırdı. Demek ki bu fırsattan istifade etmemizi diledi. Gelin yukarıda saydığımız ve daha aklımıza gelmeyen nice amellerle günahlardan, boş lakırdılardan uzaklaşıp bu mübarek mevsimi farklı bir şekilde geçirelim ve benliklerimizin daha iyiye evrilmesi, Allah’ın rahmetine mazhar olmamız için bu seneki üç ayları vesile kılalım…

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?