Esselâmualeyküm kurban kardeşim,
Davet Mektebi’nin son sayısıyla tekrar karşınızdayız. Kurban bayramını henüz idrak ettik. Hacılarımız mübarek topraklardan dönüş hazırlığına girdiler, bazıları Hicaz’ı terk etti, bazıları da çok yakında terk edecek. Kutsal toprakların, Mekke’nin, Medine’nin kokusunu, havasını bizlere, hepimize getirecekler. Onların Hac ibadetleri mübarek olsun. Böylece İslâm toprakları esenlikle, bereketle dolup taşsın. Acılarımız, kederlerimiz sona ersin, topraklarımıza bahar yelleri, esenlik kokusu yayılsın…
Günümüzde medya, toplumların yönlendirilmesinde başat rol üstlenmektedir. Bu rolünü yerine getirirken farklı türler ile ortak hedeflere ulaşmaktadır. Medya toplumlar için pozitif/müspet bir görev üstlenebileceği gibi negatif/menfi bir saldırıyı da yerine getirebilmektedir. Bu sayımızda Medyada Cihat’ın mümkün olabilirliği tartışılmıştır.
Son tahlilde şu bir hakikattir ki, bir taraftan medyanın müspet kazanımlara ve eylemselliklere yönlendirmesi söz konusu iken öte taraftan medyanın çeşitli zararlarının olabileceği unutulmamalıdır. Bir cihat alanı olarak medyanın kullanılması, elzem görülürken diğer yandan medyanın kendi etkileşim alanında olan fertleri bozabileceği, menfi hedef ve gayelere yönlendirebileceği akılda tutulmalıdır. Bu kaygan alanda olanlar, kişisel hırslarının kurbanı olabilir. Her şeyden önemlisi kalem savaşçıları, kalemlerini batılı, zulmü, adaletsizliği savunmak için kullanabilir. Öyleyse bu alandaki cihadın ana parametrelerini dikkatlice oluşturmak gerekir. Bunlar oluşmadığı zaman kalem savaşçıları şöhrete, şehvete, servete, şirke yenik düşebilir.
Eylül… Sonbaharın birinci ayı… Sanatsal hüznün habercisi… Kışa girişin hazırlık zamanı… Lâkin tarih, Eylül’de bizler açısından nice acı olaylarla doludur. Bunlardan en önemlisi birçok şark ülkesini onlarca yıl etkileyecek olan II. Dünya Savaşının bitişinin ayıdır Eylül… Ülkemiz açısından 80 darbesi yine bir Eylül ayında yapılmıştır. Darbeler tarihi açısından önemli bir halka olan 12 Eylül darbesi, ülkenin yeniden bir problemler sarmalının içine girmesine ve statükonun daha da derinleşmesine sebep olmuştur.
Camp David Zirvesi, 2000 yılının Eylül ayında gerçekleşirken böylece Bill Clinton’un arabuluculuğuyla Ehud Barak ile Yaser Arafat’ın bir araya getirilmesi ile Kudüs ve Filistin sorununun çözümüne yönelik olarak yapılmış, sonuçsuz bir şekilde sona ermiştir. Öte yandan özellikle İslâm dünyasını ilgilendiren bir diğer olay da 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de gerçekleşen 11 Eylül saldırısı olarak tarihe kaydedilen saldırılardır. Bu saldırılarla emperyalist güç ve ülkelerin özellikle İslâm ülkelerini yeniden dizayn etmelerinin yolu açılmıştır. Bilinmelidir ki, bu saldırılar, kolonyalist güçlerin bizzat kendilerinin organize ettiği ya da güvenlik açıkları oluşturarak soft yöntemlerle destek verdikleri saldırılardır.
Kıymetli kardeşim! Davet Mektebi’nin önümüz- deki Ekim sayısının dosya konusu KUDÜS DAVAMIZ olarak belirlenmiştir. Kudüs İslâm âleminin kanayan yaralarının en başında gelmektedir. Bu yaraya parmak paşmak ve bu yarayı şehadet parmağıyla işaret etmek amacıyla dosya konumuzla ilgili sizlerden özgün yazılar, güzel makale ve denemeler yanında öyküler, şiirler ve karikatürler beklemekteyiz. Bilinmelidir ki, başta Kudüs olmak üzere İslâm coğrafyasının öz-gürleşmesi için gereken bütün çabaları sergileme noktasında hepimizin yeniden niyet ve cehd etmeye ihtiyacı vardır.

Bu yazıya yorum bırakmak ister misiniz?